9. Sınıf Tarih Konuları

Orta Çağ’da Ordu

 

Orta Çağ Ordularının Özellikleri

Orta Çağ’da orduların özellikleri ve silahları oldukça çeşitlilik gösteriyordu. İşte bu dönemin bazı önemli ordularının ve özelliklerinin bir özeti:

  1. Silahlar ve Birlikler:
    • Orta Çağ orduları, genellikle kılıç, mızrak ve gürz gibi yakın dövüş silahlarını kullanan atlı ve süvarilerden oluşuyordu.
    • Aynı zamanda okçular veya arbaletçiler gibi uzaktan saldıran askerler de bulunuyordu.
    • Paralı askerler de bu dönemde yaygın olarak kullanılıyordu. Bu askerler, ücret karşılığında çalışıyor ve sözleşme gereği parayı veren kişinin emrinde oluyorlardı.
  2. Devletlere Göre Farklılık:
    • Her devletin ordusu kendi özel gereksinimlerine ve kültürel yapılarına bağlı olarak farklılık gösteriyordu.
    • Türk ve Moğol ordularının ana unsurunu atlı askerler oluşturuyordu ve atlarıyla birlikte yaşarlardı. Özellikle Moğol ordusu, Mete Han tarafından oluşturulan onlu sistemle tanınırdı.
    • Bizans İmparatorluğu’nda ise ordu, merkezi kuvvetler, eyalet askerleri, devletlerin gönderdiği birimler ve ücretli askerlerden oluşuyordu. 11. yüzyıldan itibaren ücretli askerler Bizans ordusunun temelini oluşturmaya başladı, bu da şövalyelerin sayısının azalmasına neden oldu.
    • Sasani İmparatorluğu ordusunda ise farklı kavimlerin ve devletlerin gönderdikleri birlikler, ücretli askerler ve savaş esirleri yer alıyordu. Bu birimlerin çoğunluğunu sipahiler oluşturuyordu.
  3. Ateşli Silahların Kullanımı:
    • Orta Çağ’ın ilerleyen dönemlerinde, özellikle 1331’den sonra, ateşli silahlar kullanılmaya başlandı. Bu silahlar savaşları daha ölümcül hale getirdi ve yakın mesafe savaşlarının azalmasına yol açtı.
    • Devletler, düzenli ve maaşlı ordular kurmaya başladı, bu da askerlik mesleğinin ortaya çıkmasına neden oldu.
  4. Piyadelerin Önemi:
    • Avrupa orduları içinde piyadeleri en etkili kullanan devletler İngiltere ve Osmanlı Devleti oldu. Ancak bu dönemden sonra piyadelerin etkinliği azaldı ve bu devletler askeri güç kaybı yaşadı.

Orta Çağ orduları, dönemin ihtiyaçları ve koşullarına bağlı olarak çeşitlilik gösterdi ve silahlar ile savaş taktikleri zaman içinde önemli değişikliklere uğradı.

Orta Çağ’da Moğol, Bizans ve Sasani Ordusu

Moğol ordusu, gönüllü askerlerden ve hafif süvari birliklerinden oluşuyordu. Sasani ordusu ise güçlü, düzenli ve disiplinli birliklerden meydana geliyordu. Sasanilerde Şehinşah olarak adlandırılan hükümdar, devlet yönetimiyle birlikte savaşa da bizzat katılıyor ve ülke içindeki meşruiyetini güçlendiriyordu. Sasani ordusunda süvariler, İran’ın soylu ailelerinden seçiliyordu. Aynı zamanda piyadeler de halk arasından seçilip eğitiliyordu. Orduda vassalların gönderdiği birlikler ve farklı milletlerden gelen ücretli askerler de görev yapıyordu.

Bizans İmparatorluğu, Orta Çağ’ın güçlü devletlerinden biriydi ve ordusu eski Roma ordusuna dayanıyordu. Bizans ordusu, ücretli askerlerden ve ağır zırhlı birliklerden oluşuyordu. Ordunun en üst komutanı imparatordu. Bizans ordusu iki ana kategoride bulunuyordu: süvariler ve piyadeler. Süvariler, imparatorun toprak verdiği kişiler tarafından yetiştirilen, kendileri ve atları zırhlı seçkin askerlerdi. Yaya birlikleri ise çeşitli Avrupa ülkelerinden, Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’dan getirilen ücretli savaşçılardan oluşuyordu.

Orta Çağ’da Avrupa Orduları

Orta Çağ Avrupası’nın genel özellikleri hakkında bilgi vermeden önce, bu dönemin Avrupa ordularının özelliklerine odaklanmak önemlidir. Orta Çağ Avrupası’nın genel özellikleri şunlardı:

  1. Orta Çağ’ın siyasi yapısı genellikle feodal bir sistemdi ve bu sistem Avrupa genelinde hakimdi.
  2. Halk, farklı sınıflara ayrılan zümrelere dahil edilmişti ve aralarında eşitlik bulunmuyordu. Toplum, köylüler, rahipler, soylular ve burjuvalar gibi çeşitli sınıflardan oluşuyordu.
  3. Halkın toprak edinme veya sahiplenme hakkı sınırlıydı. Topraklar genellikle senyör adı verilen kişilere aitti ve bu senyörler, sahip oldukları topraklarda geniş yetkilere ve haklara sahipti. Kendi topraklarında kendi yasalarını belirleyebilirlerdi.
  4. Orta Çağ’ın feodal düzeni, Avrupa’da dini, kültürel ve siyasi bölünmüşlüğü teşvik etti.

Bu nedenle, Orta Çağ Avrupası’nda ordular da feodal düzenin bir yansıması olarak oluşturulmuştu. Bu ordular, imparatorlukların veya krallıkların ihtiyaçlarına göre şekilleniyordu ve sıkça ücretli askerlerden oluşuyordu. Bu ücretli askerler, genellikle donanımlı ve eğitimli savaşçılardı ve farklı bölgelerden ve milletlerden gelmişlerdi.

Orta Çağ’da Avrupa Ordularının Özellikleri

  • Orta Çağ Avrupasında orduyu oluşturan birlikler atlı ve yaya olmak üzere ayrılmaktaydı.
  • Orduyu oluşturan birlikler ise silahlı ve silahsız olarak ikiye ayrılmaktaydı.
  • Ordular genel olarak Haçlı Seferlerinde olduğu gibi kutsal olduğu düşünülen bir anlayış ile oluşturulmaktaydı.
  • Ordular ya kale içlerinde ya da belli bölgelerde çadırlarda barınmaktaydı.
  • Dini unsurlar ve gelenekler yönetim biçimlerinde ön planda yer almaktaydı.

Orta Çağ’da Ücretli Askerlik

Avrupa’da, güçlü orduların ihtiyacı nedeniyle ücretli askerlere olan talep arttı. Feodal düzene göre, soyluların orduları çoğunlukla köylülerden ve serflerden oluşuyordu. Bu ordularda şövalyeler de hizmet ediyordu, ancak şövalyelerin sayısı sınırlıydı çünkü tam teçhizatlı bir şövalye olmak, at ve zırh gibi yüksek maliyetler gerektiriyordu. Orta Çağ’ın ilerleyen dönemlerinde, krallar senyörleri orduları finansal olarak desteklemekten muaf tutarak, onlardan asker yerine para almayı tercih etmeye başladılar. Bu toplanan paralarla daha yetenekli ve eğitimli askerlerden oluşan ordular kuruldu. Avrupa’da güçlü ordulara olan ihtiyaç, devlet dışında bağımsız şekilde hareket eden profesyonel askeri müteahhitleri ve komisyoncuları ortaya çıkardı. Bu kişiler, devletten aldıkları ücret karşılığında askerler toplar, onları donatır ve savaşa gönderirdi. Bu şekilde temin edilen askerler deneyimli, eğitimli ve uzman savaşçılardı ve feodal düzenden gelen askerlere göre daha becerikliydiler.

Ücretli Türk Askerleri

Tarih boyunca, Türk askerlerinin başka devletlerde ücret karşılığında hizmet verdikleri önemli bir tarihsel gerçektir. Türkler, at sırtında yaşamlarını sürdürmüşler ve askeri yetenekleri, özellikle atlı savaşlarda ustalıkla kullanmışlardır. Bu yetenekleri nedeniyle Türk askerleri, Bizans İmparatorluğu dahil olmak üzere birçok farklı devletin ordularına katılmışlardır. Ancak bu işbirliği, İstanbul’un fethi sırasında tersine dönmüştür.

Türklerin başka devletlerde paralı askerlik yapma nedenleri arasında ekonomik faktörler önemli bir rol oynamıştır. Türk askerleri, Bizans ordusunda Türk ordusundan daha yüksek maaş aldıkları için bu görevi kabul etmişlerdir. Bizans İmparatorluğu’nun en etkili askeri birimlerinden biri olan Türk birlikleri, Batı medeniyetlerinden gelen saldırılara karşı savunma görevi üstlenmiş ve yıllar boyunca akınlar düzenlemiştir. Bu nedenle Türkler, Bizans İmparatorluğu’nun hayatta kalmasına katkı sağlamışlardır. Bazı kaynaklara göre, Bizans’ın sık sık düzenlediği ok yağmuru saldırılarının temelinde Türk askerlerinin olduğu belirtilmektedir.

Türk askerleri, Selçuklu Devleti’nden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan süreçte Bizans ordusunda görev yapmışlardır. Özellikle Türklerin 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde kazandığı zafer, Bizans’ın devlet yapısının değişmesine ve parçalanmasına yol açan bir dizi olayın başlangıcını işaret etmektedir. Ayrıca, Bizans İmparatorluğu’nun iç sorunlarıyla uğraştığı dönemlerde, Türk askerlerinin varlığının Bizans’ın diğer düşmanlarının saldırılarını püskürtmekte önemli bir rol oynadığı da belirtilmektedir.

Orta Çağ’da Kullanılan Savaş Araçları ve Silahlar

Orta Çağ’da, bazı devletler kendi özgün silahlarını üretmiş olsa da, genellikle bu silahlar temel modellerden esinlenilerek üretilmiştir. Bu silahlar, işlev bakımından benzer olsa da, isimleri ve tasarımları farklılık göstermiştir. Günümüzde kullanılmamakla birlikte, bu Orta Çağ döneminde kullanılan savaş araçları ve silahları müzelerde sergilenmektedir. Orta Çağ’da kullanılan silah türleri ve bazı örnekleri aşağıda verilmiştir.

Kılıçlar

Kılıçlar tek veya çift uçlu kenarlara sahip olabilir. Kılıç düz veya kavisli olabilir.

  • Savaşma Kılıcı
  • Pala
  • İki Ağızlı Büyük Kılıç
  • Falchion (orak biçimli ağır kılıç)
  • Katana
  • Uzunkılıç
  • Rapier (düz ve uzun kılıç)
  • Sabre ya da Saber (süvari kılıcı)
  • Kısakılıç
  • Ulfberht (Viking kılıcı)
  • Zweihander (iki taraflı büyük bir kılıçtır)
  • Gladius (çift ağızlı kısa kılıç)

Köreltici veya Yarma Silahları

  • Savaş baltası
  • Club
  • Flail
  • Mace
  • Flanged mace
  • Sopa
  • Gürz
  • Topuz
  • Pernach (flanşlı topuz türü)
  • Shestopyor (topuz türü)
  • Maul (Tokmak)
  • Morning Star (sopaya sivri uçlu bir topun zincirle takılması ile ortaya çıkan silah)
  • Quarterstaff (uzun sopa)
  • Çekiç
  • Cop

Mızrak ve Benzeri Kolaltı Silahları

  • Ahlspless
  • Bardık
  • Bill
  • Glavie
  • Guisarme
  • Halberd
  • Lance
  • Lochaber
  • Axe
  • Lucerne hammer
  • Pike
  • Tırpan
  • Savaş Çekici

Menzilli silahlar

  • Yay
  • Arbalet
  • Musket
  • El topu
  • Uzunyay
  • Moğol yayı
  • Tüfek
  • Fırlatılabilen Mızrak

Kuşatma silahları

  • Koç başı
  • Ballista
  • Mancınık
  • Bombardıman silahı
  • Top
  • Gözetleme Kulesi
  • Yürür Kule

Deniz Araçları

  • Yelkenli
  • Yangın gemisi
  • Kadırga
  • Çin yelkenlisi
  • Uzun gemi
  • Lou chuan (kale gemisi)
  • Qiao chuan (köprü gemisi)

Takviye Silahlar

  • Şato
  • Siper
  • Gözetleme Kulesi
  • Kale
  • Hisar
  • Surlar
  • Zift Hendeği
  • Perde Duvar
  • İner Kalkar Köprü
  • Takviye Edilmiş Kule
  • Geçit
  • Kale Hendeği
  • Höyük ve Bayır
  • Cinayet Deliği
  • Kazıklı Çit
  • Demirli Kale Kapısı

Orta Çağ’da Ateşli Silahlar

Ateşli silahlar ne zaman ve neden kullanılmaya başladı? İlk olarak MS 1250 yıllarında Çin’de kullanıldı. Ancak ilk atılan nesneler mermi türü değil, oklardı. 14. yüzyıldan sonra, Avrupa’da çeşitli topların kullanıldığına dair kanıtlar bulunmaktadır. 1340 yılında bazı belgelerde elde taşınan veya omuza dayanan silahlardan bahsedilmektedir. “El silahları” terimi ancak bundan yaklaşık kırk yıl sonra kullanılmıştır. Bu silahlar, günümüzdeki el silahlarından oldukça farklıydı ve süvariler tarafından (çünkü elleri dizginlerdeydi) tek elle kullanılabilecek kadar hafiftiler.

Ateşli silahlar, barut gazının itici gücüyle mermi veya patlayıcı bir madde (bomba) atan tüm silahları ifade eder. Genellikle ateşli silahlar denince küçük çaplı silahlar akla gelir, ancak ateşli silahlar büyük toplardan tüfeklere, av tüfeklerine ve tabancalara kadar her türden ve boyuttaki silahları içerir. Ateşli silahların ortaya çıkmasını sağlayan barut, MÖ 1000 yıllarında Çinliler tarafından keşfedilmiş ve daha sonra sadece Türkler ve Çinliler tarafından bilinen barut, Haçlı Seferleri sırasında Avrupalılar tarafından da öğrenilmiştir. Gerçek silahlar ise 13. ve 14. yüzyıllar arasında ortaya çıkmıştır. Bu silah türleri arasında Ağızdan Dolma Toplar, Arkadan Dolma Toplar, Çok Namlulu İlk Ateşli Silahlar, Paralel Namlulu Ateşli Silahlar ve Elde Taşınabilen İlk Ateşli Silahlar bulunmaktadır. Bu silahların ortaya çıkış tarihleri 13. ile 15. yüzyıllar arasına tarihlenmektedir. Ateşli silahlar savaşlarda ve bazen tören gibi seremonilerde kullanılmıştır.

Topların Tarihi

Topun, İspanya’yı istila eden Berberiler aracılığıyla Avrupa’ya girdiği tahmin edilmektedir. Topun Avrupa’da ilk kez 1324 yılında kullanıldığı bilinmektedir. Güherçile olarak bilinen barutun ana maddesi, 13. yüzyıldan önce Avrupa’da bilinmediğinden, bu tarihten önce Avrupa’da top kullanılması mümkün değildi. Osmanlılar, topu ilk kez 1389’da I. Kosova Meydan Muharebesi’nde kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinde topçu birliklerini birinci derecede kullanmıştır.

İlk dönem topları, tunç veya dökme demirden yapılmıştır ve daha sonraki toplara göre daha küçüktü. Bu, döküm tekniğinin henüz gelişmemiş olmasından kaynaklanıyordu, bu nedenle büyük toplar üretmek mümkün değildi. Bu büyük topların üretilmeye başlandığı dönemlerde ise demir çubuklarla birbirine bağlanan ve demir çemberlerle desteklenen yapılar kullanıldı. Ancak bu toplar çok güçlü silahlar değildi ve sadece hafif taş gülleler atan silahlar olarak kullanılabiliyordu.

Tartışalım: Medeniyetlerin, Askeri Teşkilatlara İhtiyaç Duymasının Sebepleri Neler Olabilir?

Askeri teşkilatlanma, bir zorunluluktur. İnsanların güvenlik ihtiyaçlarına yanıt vermek ve düzenli bir güvenlik sağlama arzusu, uzun bir süredir var olan bir gerekliliktir. Devletlerin kurulmasıyla birlikte, askeri düzenlemelerin oluşturulması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu, medeniyetlerin ihtiyaçlarını karşılayarak dünya tarihini değiştiren etkilerin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır.

Medeniyetlerin askeri teşkilatlanmaya ihtiyaç duymalarının nedenleri arasında devletin güvenliğinin sağlanması, halkın can ve mal güvenliği, devlet sınırlarının genişlemesi, iç toplumda adaletin korunması gibi ihtiyaçlar bulunmaktadır. Askeri düzen, disiplini gerektiren bir yapıdır ve bu disiplin, bir medeniyetin güçlü ve köklü olmasını sağlar. Medeniyetler, tarih boyunca önemli bir rol oynamıştır ve bu medeniyetler, koruma ihtiyacını karşılamanın yanı sıra topraklarının genişlemesine de katkıda bulunmuştur.

Medeniyetlerde yaşayan bireylerin ve devletin güvenlik gereksinimlerini karşılamak amacıyla askeri teşkilatlanmaya başvurulmuştur. Devletin güvenliği, toplumun can ve mal güvenliği, iç toplumda adaletin sağlanması gibi ihtiyaçlar, bu sürecin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca devletlerin sınırlarının genişlemesiyle birlikte, devletin her bölgesini yönetmeye yetecek kadar kaynağı olmadığı için askeri teşkilatlanma gerekliliği doğmuştur. Ancak bazı dönemlerde, bu teşkilatlanma devletleri yıkılmaktan kurtaramamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(