11. Sınıf Biyoloji Konuları

Denetleyici ve Düzenleyici Sistem

Sinir Sisteminin Yapısı

Tüm canlı organizmaların vücutlarını, yani iç ortamlarını dış etkenlere karşı değişmez bir şekilde koruyarak dengeyi sağlama sürecine homeostazi adı verilir. Homeostazinin sürdürülmesi, canlılığın devamı için son derece önemlidir. Bu dengenin sağlanmasında sinir sistemi ve endokrin sistemi işbirliği yapar.

Endokrin sistemi, yavaş ve uzun süreli bir kontrol sağlamak için kan yoluyla hormonlar salgılayarak etki eder. Endokrin sistemi sadece hayvanlarda değil, aynı zamanda bitkilerde de bulunur.
Sinir sistemi ise elektriksel iletim aracılığıyla hızlı ve kısa süreli kontrol sağlar. Sinir sistemi yalnızca hayvanlarda bulunur.

Bu nedenle homeostazinin etkili bir şekilde sürdürülebilmesi için yukarıda açıklanan iş bölümü etkin ve dengeli bir şekilde gerçekleşmelidir. Endokrin ve sinir sistemi, bu yüzden “DENETLEYİCİ” ve “DÜZENLEYİCİ SİSTEM” olarak da adlandırılır.

Sinir Hücresi: Nöron

Sinir sistemi, nöron adı verilen sinir hücrelerinden oluşur. Nöronlar, vücudu sararak bir ağ gibi yayılmıştır. Uyarıları algılamayı ve iletmeyi sağlarlar.

Bir organizmada hücre veya sistem düzeyinde davranış değişikliği yaratan her türlü durum uyarı olarak adlandırılır. Bu uyarılar sonucunda sinir hücrelerinde meydana gelen elektrokimyasal değişikliklere ise “impuls” denir.

Nöronun Yapısı

Embriyonik gelişim sürecini tamamlayan nöronlar artık bölünme yeteneğini kaybederler; yani embriyonik dönem sonrasında bölünüp çoğalamazlar. Sinir hücresinin hücre zarına “nörolemma,” sitoplazmasına ise “nöroplazma” denir. Sinir hücresi yapısı üç ana bölümden oluşur:

  1. Hücre gövdesi
  2. Dendritler
  3. Akson”

Sinir Sisteminin Yapısı

Hücre Gövdesi

Nöronlarda, hücre gövdesi yapısında çekirdek, Golgi cihazı, bol miktarda mitokondri ve granüllü endoplazmik retikulum bulunur. Hücre gövdesi içinde sentrozom bulunmaz. Ayrıca, hücre gövdesinde nörofibriller adı verilen yapılar tarafından oluşturulan hücre iskeleti bulunur. Hücre gövdesinden dendrit uzantıları ve akson çıkışları gözlemlenir.

Dendritler

Dendritler, hücre gövdesinden çıkan ve uyarıları toplayan bölümlere denir. Boyut olarak aksonlardan daha kısa ve incedir. Bir nöronun çok sayıda dendriti bulunur. Bu çoklu dendritler, nöronun birden fazla diğer nöronlardan veri almasını sağlar.

Akson

Hücre gövdesinden çıkan uzun ve kalın bir uzantıdır. Akson için gereken maddeler hücre gövdesinde sentezlenir. Aksonu bir kılıf gibi saran Schwann hücreleri vardır. Bu hücreler aksonu besler, korur ve onarır. Aksonların ana işlevi, nöron tarafından üretilen impulsların iletimini sağlamaktır.

Bazı sinir hücrelerinde Schwann hücreleri miyelin adı verilen maddeyi üretir. Miyelin kılıf, yağ ve proteinlerden oluşur ve nöronların impulslarını iletim hızını önemli ölçüde artırır (genellikle 10 kat). Miyelin kılıf akson boyunca kesintilere uğrayarak boğumlanır. Bu kesintilere Ranvier boğumu adı verilir.

Akson uçları, aynı anda birden fazla hücreye iletim sağlamak amacıyla birden fazla sinaptik uç ile sonlanır.

Nöron Tipleri

Nöronlar, duyu (afferent) nöronlar, ara (bağlantı) nöronları ve motor (efferent) nöronlar olmak üzere üç sınıfa ayrılır.

Duyu (Afferent) Nöronlar

İç organlardan veya duyu organlarından alınan bilgiyi merkezi sinir sistemine (örneğin beyin) ileten nöronlar bu sınıfta yer alır. Duyu nöronlarında sadece akson bulunur, dendrit bulunmaz. Getirici nöronlar olarak da adlandırılırlar.

Ara (Bağlantı) Nöronlar

Merkezi sinir sisteminde bulunan nöronlardır. Ara nöronlar, duyu nöronlarının beyne taşıdığı bilgiyi işler, anlamlandırır ve oluşturulan yanıtı motor nöronlara ileterek rol oynar. Ara nöronlar, tüm nöronların yaklaşık %99’unu oluşturur. Bir görevin karmaşıklığına bağlı olarak, kullanılan ara nöron sayısı değişebilir. Karmaşık görevlerde daha fazla ara nöronun kullanılması, işin daha uzun sürmesine neden olabilir.

Motor (Efferent) Nöronlar

Merkezi sinir sisteminden alınan bilgiyi hedef organa veya dokuya ileten nöronlara motor nöronlar denir. Ayrıca götürücü nöronlar olarak da adlandırılırlar.”

Sinir Sisteminin Yapısı

Sinir Sistemi Rahatsızlıkları ve Sağlığın Korunması

Sinir sistemi hastalıkları genellikle kalıtsal veya çevresel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Çevresel etkenler genellikle sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıkların yanı sıra hava kirliliği gibi faktörlerden kaynaklanabilir. Birçok sinir sistemi rahatsızlığı, beyin yapısının ve işlevinin bozulmasına dayanır. Multiple Skleroz (MS), Alzheimer, Parkinson ve epilepsi gibi hastalıklar, sinir sistemi hastalıklarının örneklerindendir.

Sinir sistemi sağlığını korumak, sinir sisteminin en temel yapı taşları olan nöronların sağlığını korumakla mümkündür. Nöron sağlığı anne karnında bile başlar ve bu dönemde yeterli folik asit (B9 vitamini) alımı, bebeklerin nöron gelişimi için önemlidir.

Sinir sistemimizi korumak için B grubu vitaminleri hayati önem taşır ve eksikliği durumunda depresyon, dikkat eksikliği, unutkanlık gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Omega-3 bakımından zengin besinlerle günlük B vitamini ihtiyacını karşılayabiliriz. Bu nedenle, düzenli olarak omega-3 açısından zengin balıkları tüketmek önerilir.

Düzenli B vitamini alımına ek olarak, çevresel olumsuz etkileri en aza indirgemek için yaşam tarzımızda değişiklikler yaparak sinir sistemimizi koruyabiliriz. Düzenli uyku ve spor, vücudun endorfin hormonu salgısını artırarak sinir sağlığını destekler.

Tüm bu yöntemler, sağlıklı sinir sistemi yapısını korumaya yardımcı olur.

  1) Multiple Skleroz (MS) Hastalığı

Multiple Skleroz (MS), beyin ve omurilikteki sinir liflerini saran miyelin kılıfın bağışıklık sistemi tarafından hedef alınması sonucu ortaya çıkan otoimmün bir hastalıktır. Bu durum miyelin kılıfın hasar gördüğü bölgelerde sert dokuların oluşmasına yol açar.

Oluşan sert bölgelere ‘plak’ adı verilir. Bu plaklar, sinir sistemi içinde farklı bölgelerde oluşabilir ve sinirler boyunca iletişimi engelleyebilir. Semptomlar, etkilenen sinir sistemi bölgelerine göre değişiklik gösterebilir. Halsizlik, karıncalanma, uyuşma, duyu kaybı, denge sorunları, çift görme, görme kaybı, konuşma güçlüğü, titreme, kol ve bacaklarda sertlik, güçsüzlük, idrar kaçırma veya kontrolsüzlük, erkeklerde cinsel güç eksikliği gibi belirtiler yaygındır.

  1. Alzheimer Hastalığı

Alzheimer Hastalığı, yaşanılan olayları karıştırma ve hafıza kaybı gibi belirtilerle kendini gösteren bir tür demans veya zihinsel bozukluktur. Yaşın ilerlemesiyle hastalığın görülme sıklığı artar. Beyin kabuğundaki ve limbik sistemdeki nöronların ölümüne bağlı olarak meydana gelir; bu nöronlar beyin işlevlerinde önemli rol oynar. Ayrıca beyin kabuğunda anormal protein birikimi veya bellek bölgesinde asetilkolin azalması da hastalığın nedenlerindendir. Limbik sistem, kısa süreli hafıza üzerinde etkili olduğundan, hastalık yakın geçmişteki olayları hatırlamayı zorlaştırabilir.

  1. Parkinson Hastalığı

Parkinson Hastalığı, motor fonksiyonların bozulduğu bir durumdur. Belirtiler arasında kas titremeleri, denge kaybı, eğik duruş ve sürüklenen ayaklar yer alabilir. Yüz kasları hareketsiz ve ifadesiz bir halde donmuş gibi görünür. Alzheimer hastalığı gibi, yaş ilerledikçe görülme sıklığı artan bir hastalıktır.

  1. Epilepsi Hastalığı

Epilepsi (Sara), çeşitli nedenlere bağlı olarak bir grup beyin hücresinin anormal elektrik aktivitesi sonucu bilinç kaybına yol açan motor ve duyusal fonksiyon bozukluğudur. Hastalık nöbetler halinde ortaya çıkar. Beyin travmaları, yüksek ateş gibi çeşitli faktörlerle tetiklenebilir. Ardışık uyarılar nedeniyle nöronların iletimi yavaşlayarak sinaptik iletim yorulmasına neden olur ve bu nöbetlere yol açabilir. İnsanların yaklaşık %5’i hayatlarının bir döneminde en az bir epilepsi nöbeti geçirir.

  1. Depresyon

Depresyon, günlük zevk alınan etkinliklere ilginin azalması, mutsuzluk, ümitsizlik, değersizlik duygusu, iştah kaybı, düşünme ve odaklanma zorluğu, uykusuzluk gibi belirtilerle karakterize edilen bir hastalıktır. Noradrenalin, serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin aktivitesindeki değişikliklere veya genetik faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Depresyon, terapi veya antidepresan ilaçlarla tedavi edilebilir bir hastalıktır. Bu nedenle depresyon belirtileri gösteren bireyler uzmana danışarak tedavi seçeneklerini değerlendirmelidir.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(