11. Sınıf Tarih Konuları

XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri



AÇIK SULARDA GÜÇ MÜCADELESİ


XVII-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde Ticaret
Yeni Çağ Avrupası’nın Küresel Güçleri
İspanya ve Portekiz’in Denizcilik Faaliyetleri
Fransa Siyaseti ve Sömürgeciliği
İngiltere’nin Denizaşırı Güç Hâline Gelmesi
Hollanda’nın Sömürge İmparatorluğuna Dönüşümü
Rusya’nın Açık Denizlere Açılması
Yeni Çağ’da İtalya
Denizlerde Hâkimiyetten Tabiiyete

Osmanlı Devleti’nin Karadeniz Hâkimiyetinin Zayıflama Süreci
Osmanlı Devleti’nin Akdeniz Hâkimiyetinin Zayıflama Süreci
Osmanlı Donanmasında Revizyon
Kürek Gücünden Rüzgâr Gücüne Geçiş
XVII-XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde Ticaret

XVII ve XVIII. Yüzyıllarda Dünya Ticareti ve Sömürgeciliği

Akdeniz ve Osmanlı Devleti’nin Durumu

Coğrafi Keşifler sonucunda dünya ticaret yolları iç denizlerden dış denizlere, özellikle Atlas, Büyük ve Hint Okyanusları’na kaydı. Ancak Akdeniz hâlâ yoğun gemi trafiğine sahip bir bölge olarak kaldı. XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nin dış ticaretinde Batı ülkelerinin üstünlüğü arttı. Osmanlı Devleti, Batılı tüccarların kendi limanlarında kalıcı olarak yerleşmelerine izin vermek amacıyla kapitülasyonlar verdi. Batı ise ticaret yollarını ve doğrudan geçiş güzergahlarını denetleme politikalarını sürdürdü. Bu dönemde Osmanlı Devleti içinde bunalımlar yaşanıyordu.

Yeni Çağ Avrupası’nın Küresel Güçleri

XV-XVI. yüzyıllarda Avrupa’da “Rönesans” adıyla anılan bir dönem başladı. Matbaanın icadı ve basım tekniklerinin gelişimi, bilgi yayılmasını hızlandırdı. Portekiz ve İspanya’nın öncülüğünde gerçekleşen Coğrafi Keşifler, dünya hakkındaki yanlış ve sınırlı bilgileri temelden değiştirdi. Bu keşifler Avrupa’ya büyük zenginlik getirdi. Coğrafi Keşifler sonucunda dünya Portekiz ve İspanya gibi büyük sömürge imparatorlukları tarafından paylaşıldı ve Eski Dünya’nın bilinen ticaret yolları değişti. Ticaret iç denizlerden dış denizlere taşındı. Bu dönemde yeni keşfedilen bölgelerdeki eski medeniyetler (İnka, Aztek, Maya) acımasızca talan edildi ve yerli halklar üzerinde ciddi etkiler bıraktı. Sömürgeci devletler iş gücü ihtiyacını köle ticaretiyle karşıladılar.

İspanya ve Portekiz’in Denizcilik Faaliyetleri

XVI. yüzyılın sonlarına doğru İspanya, Portekiz’i fethederek İber Yarımadası’nda siyasi birleşmeyi sağladı. Ancak İspanya ve Portekiz’in sömürge imparatorlukları uzun ömürlü olmadı. İspanyol deniz gücü, İngiltere’ye karşı yaptığı girişimde ağır bir mağlubiyet yaşadı (1588). İngiltere ve Hollanda gibi ülkeler, İspanya ve Portekiz’in sömürge bölgelerine hakimiyet kurdu.

 

Fransa’nın Sömürgeciliği ve İngiltere’nin Denizaşırı Güç Hâline Gelmesi

Fransa’nın Sömürgeciliği

Fransa, 1580’li yıllardan sonra sömürge politikalarına ağırlık verdi. İlk sömürgelerini Güney ve Kuzey Amerika’da, özellikle Karayip Denizi ve adalarında kurdu. Ancak bu bölgelerde İngiltere’ye karşı mücadelelerde başarılı olamadı. Daha sonra Fransa, Afrika’ya yönelerek burada da sömürge imparatorluğu oluşturdu. Afrika sömürgeciliğinde özellikle köle ticareti büyük bir gelir kaynağı oldu. Ancak 1763’te Fransa, Avrupa dışındaki birçok sömürgesini rakibi İngiltere’ye bırakmak zorunda kaldı.

İngiltere’nin Denizaşırı Güç Hâline Gelmesi

İngiltere, özellikle Amerika Kıtası’na kendi halkını yerleştirerek denizaşırı topraklara yayıldı. Yeni keşfedilen bölgelere yerleşmeleri ve sömürge imparatorluğunu genişletmek için savaşları fırsat olarak gördü. Denge politikası izleyerek Kıta Avrupası’nda başarılı oldu. Ekonomik olarak da güçlendi ve finansal açıdan Avrupa devletlerinin finans kaynağı durumuna geldi. İngiltere’nin denizaşırı ticaretini yönlendiren Levant Company (Doğu Akdeniz Ticaret Şirketi) 1580’de kuruldu ve daha sonra ticari bir tekel haline geldi. Bu sayede İngiltere, coğrafi olarak geniş bir alanda kaynakları kontrol eden bir deniz imparatorluğu oluşturdu. Hollanda ile rekabet halindeydi ve Cebelitarık’ı ele geçirerek deniz gücünü artırdı. Bu dönemde, kuzey yarım kürede İngiltere’nin bulunduğu, güney yarım kürede ise sömürgelerinin yer aldığı için “üzerinde güneş batmayan imparatorluk” unvanı İngiltere’ye verildi.

Hollanda’nın Sömürge İmparatorluğuna Dönüşümü

Westphalia Barışı (1648) ile İspanya, Hollanda’nın bağımsızlığını tanıdı. Hollanda, XVII. yüzyılda ticaret ve gemicilikle zenginleşti. Bu ekonomik gelişmeler sayesinde varlıklı tüccar ve bankerler Hollanda’da aristokratik bir cumhuriyetin temellerini attı. Ancak Fransız istilasına maruz kalan Hollanda, teknelerini kaybetti ve bazı kolonilerini İngilizlere kaptırdı. Mali sıkıntılar nedeniyle Batı ve Doğu Hindistan şirketlerini feshetmek zorunda kaldı.

Sonuç Olarak

Fransa’nın ve İngiltere’nin sömürgeciliği, denizaşırı güçlerini ve etkilerini artırdı. Her iki ülke de ticaret, yerleşim ve askeri stratejilerini kullanarak uluslararası arenada etkili hâle geldi. Ancak zaman içinde ekonomik, siyasi ve askeri güç dengeleri değişti ve bu da sömürgecilik politikalarını etkiledi.

 

Rusya’nın Açık Denizlere Açılması

Rusya’nın Hedefleri ve Politikaları

Rusya, Çar I. Petro döneminden itibaren sıcak denizlere ulaşma ve dünya ticaretinde etkili olma hedefi benimsedi. Bu politika doğrultusunda Osmanlı coğrafyasını yayılma alanı olarak seçti. Rusya’nın menfaatleri doğrultusunda Osmanlı Devleti’ni destekleyen İngiltere ve Fransa gibi ülkelerle karşı karşıya geldi. Özellikle Kırım, Rusya için stratejik önem taşıyordu; Karadeniz, İstanbul, Boğazlar ve Akdeniz’e açılan bir kapı konumundaydı. Aynı zamanda Rusya, Balkanlar üzerinden Slavları birleştirme politikası (Panslavizm) ile Balkanlar üzerinden Ege ve Akdeniz’e de ulaşmayı amaçladı.

Rusya’nın Karadeniz Hâkimiyeti

Rusya’nın Karadeniz’e açılma süreci 1736’da Azak Denizi’nin kontrolünü ele geçirmesiyle başladı. 1770’te İngilizlerin desteğiyle Rus donanması Çeşme’de Osmanlı donanmasını yaktı. Rusya, 1774’te Karadeniz üzerinde hâkimiyet kurdu ve 1783’te Kırım’ı topraklarına kattı. 1792 Yaş Antlaşması ile Osmanlı Devleti resmen Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu kabul etti.

Yeni Çağ’da İtalya

Ekonomisi deniz ticaretine dayalı olan İtalya, Coğrafi Keşifler sonrası uluslararası ticaretin okyanuslara kaymasıyla XVII. yüzyılda ekonomik bir durgunluk yaşadı. İtalya, Avrupa’nın en gelişmiş yarımadası iken İspanyolların Güney İtalya’yı egemenlikleri altına almasıyla zayıfladı. İspanya’nın gücünü yitirmesiyle Avusturya’nın yerini alması sonucu İtalya üzerindeki hâkimiyet değişti. Avusturya, Kuzey Batı İtalya’daki Savona Dükalığı’nı alarak İtalya’daki gücünü artırdı.

Osmanlı Devleti’nin Karadeniz Hâkimiyetinin Zayıflama Süreci

Osmanlı Devleti, XV. yüzyılda Karadeniz’de, XVI. yüzyılda ise Akdeniz’de hâkimiyet kurmuştu. Ancak dış etkenlerden en önemlilerinden biri Rusya’nın güçlenmesi oldu. 1700’de imzalanan İstanbul Antlaşması ile Azak Kalesi Rusya’ya bırakıldı, böylece Rusya Karadeniz’e açılmak için üs sahibi oldu. 1739 Belgrad Antlaşması’na göre Rusya Karadeniz’de gemi bulundurmayacak ancak ticaret yapabilecekti. Ancak 1770’te Çeşme’de Osmanlı donanmasını yakması büyük bir felakete neden oldu. 1771’de Kırım’a saldırmasıyla Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki Kırım ve Karadeniz hâkimiyeti mücadeleleri son buldu ve Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Rusya, Kırım’ı 1783’te işgal ederek topraklarına kattı ve Osmanlı Devleti 1792 Yaş Antlaşması ile bu durumu kabul etti.

Sonuç Olarak

Rusya’nın sıcak denizlere açılma politikası, Osmanlı Devleti’nin Karadeniz hâkimiyetini sarsmış ve Rusya’nın bölgedeki etkisini artırmıştır. İtalya ise deniz ticaretinin kaymasının etkisiyle gerilemiş ve Avrupa güç dengelerinde değişimlere uğramıştır. Bu gelişmeler, dönemin siyasi ve ekonomik dengelerini yansıtmaktadır.

 

Osmanlı Devleti’nin Akdeniz Hâkimiyetinin Zayıflama Süreci

Coğrafi Keşifler ve Ticaretin Değişimi

Coğrafi keşiflerin ardından Atlas Okyanusu’na kıyısı olan ülkelerin ticareti gelişti ve bu durum Akdeniz ticaretinin önemini azalttı. Bu değişiklikten en çok Venedik ve Ceneviz gibi geleneksel Akdeniz ticaret güçleri olumsuz etkilendi. Osmanlı Devleti de bu keşiflerden olumsuz etkilenen ülkeler arasında yer aldı.

Kapitülasyonlar ve Yabancı Tekeli

Osmanlı Devleti, deniz ticaretini canlı tutmak amacıyla Avrupalı devletlere kapitülasyonlar (özel ticaret ayrıcalıkları) vermeye başladı. Ancak bu durum, Akdeniz ve Karadeniz ticaretinin yabancı devletlerin tekeline girmesine neden oldu. Bu durum, Osmanlı Devleti’nin ticaretteki etkinliğini ve hâkimiyetini zayıflattı.

Savaş ve Donanmanın Durumu

1571’deki İnebahtı Savaşı’ndan sonra Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de ciddi bir deniz savaşı yaşamadığı görüldü. Bu dönemde Osmanlı donanması yenilenmedi, bakımsızlık ve kullanılmama nedeniyle etkisiz hale geldi. Ümit Burnu’nun keşfi, Baharat Yolu’nun ticari önemini azalttı ve Amerika’nın keşfi ile Avrupa ülkeleri ticaret yollarını değiştirdi.

Yelkenli Gemilere Geçiş ve Korsanlar

1645’te Doğu Akdeniz’de Osmanlı Devleti ile Venedik arasında başlayan mücadelelerde eksiklikler ortaya çıktı. Bu dönemde Osmanlı Devleti, kürekli gemiler yerine yelkenli gemilere geçiş sürecine başladı. Avrupa devletleri savaş dönemlerinde denizde düşmanlarını yıpratmak için korsanları kullanmaya başladı. Korsanlar tarafsız bölgelerde düşman veya tarafsız devletlerin gemilerine saldırarak uluslararası hukuku ihlal etti. Bu durum Osmanlı sularındaki ticareti olumsuz etkiledi.

Osmanlı Donanmasında Değişim

Osmanlı donanması, kadırgaların (kürekli gemiler) kullanımından kalyonlara (yelkenli gemiler) geçişle evrim geçirdi. Barbaros Hayrettin Paşa Modeli çerçevesinde Osmanlı Devleti, kendi gemilerini inşa etmeye başladı. Kalyonlar XVII. yüzyılın ortalarından XIX. yüzyılın ortalarına kadar kullanıldı. Buharlı gemiler ise XIX. yüzyıldan yıkılış dönemine kadar hizmet verdi.

Garp Ocakları

Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki üç eyaletine Garp Ocakları denir. Barbaros Hayrettin Paşa, Koca Sinan Paşa ve Turgut Reis gibi denizciler bu eyaletlerin fethinde rol oynadılar. Garp Ocakları deniz ticareti ve korsanlıkla zenginleşti. Başlangıçta merkezden yönetilen Garp Ocakları, zamanla yerel yönetimlerin güçlenmesiyle merkezi güç kaybetti.

Sonuç Olarak

XVII. yüzyılın ortalarında Osmanlı Devleti’nin Akdeniz hâkimiyeti zayıflamış, ticaret yolları ve ticaret güçleri değişime uğramıştır. Bu dönemdeki donanma değişiklikleri ve siyasi koşullar, Osmanlı Devleti’nin deniz gücünün ve Akdeniz hâkimiyetinin zayıflama sürecini yansıtmaktadır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(