11. Sınıf Tarih Konuları

Modern Hayattaki Sosyal Değişim



MODERNLEŞMEYLE YAŞANAN DEĞİŞİM

Seri üretim yöntemi, malların hızla üretilmesini ve bu ürünlerin hızla tüketilmesini gerekli kıldı. Bu da dünya ekonomisini yönlendiren güçleri, kitleleri tüketmeye yönlendirme amacını gütmeye itti. Böylece kapitalist ekonominin zorlamasıyla birlikte, küresel sistem içerisinde reklamcılık, halkla ilişkiler ve pazarlama faaliyetleri büyük bir önem kazanmaya başladı.

Nüfus artışı ve teknolojik ilerlemeler, şehirleşme eğilimini hızlandırırken büyük metropollerin oluşmasına zemin hazırladı. Sanayi Devrimi’nin ardından kentleşme süreci, aile yapılarının biçimsel olarak küçülmesine ve akrabalık ilişkilerinin göreceli olarak zayıflamasına yol açtı. Ayrıca, Avrupa’da dinin devlet ve toplum yaşamındaki etkisi azaldı ve bireysellik daha fazla önem kazandı.

OSMANLI VE MODERNLEŞME

Tanzimat Fermanı’nın ilanının ardından, Osmanlı İmparatorluğu Avrupa medeniyetine yaklaşma yolunda adımlar attı. XIX. yüzyılda özellikle İstanbul başta olmak üzere büyük şehirler, yabancı sermayenin etkisini gözlemledi. Avrupa ile olan temasların artışıyla birlikte, Osmanlı topraklarına birçok yabancı iş insanı, tüccar, devlet adamı ve seyyah gelmeye başladı. Ulaşım ağının gelişimi de büyük şehirlerin sayısının artmasına zemin hazırladı.

Şehirleşmenin hız kazanmasıyla birlikte, artan ihtiyaçlar hükümetleri halkın yaşam koşullarını düzenlemek için önlemler almaya yönlendirdi.

Kamuoyu Kavramının Ortaya Çıkması

Kamuoyu kavramı, İngilizler tarafından ‘halkın düşüncesi’, Fransızlar tarafından ise ‘toplumun tavrı’ şeklinde tanımlanmıştır. Avrupa’nın büyük şehirleri, çağdaş anlamda kamuoyu olgusunun toplumsal yaşamdaki yerini benimsemede önemli bir rol oynamıştır. Fransa’da salonlar, İngiltere’de ise kahvehaneler gibi mekanlar ortaya çıkmıştır. Bu mekanlarda insanlar sohbet etmek, gazete okumak ve farklı konularda tartışmak amacıyla bulunurdu. Bu mekanlarda mevki veya statü farkı gözetilmezdi. Halk arasında yayılan haberler ve tartışılan konular, kamuoyunun oluşumunu şekillendirirdi.

II. Mahmud Dönemi’nde, Osmanlı’da kamuoyu kavramının ilk uygulamalarından biri olarak kabul edilen ilk resmî gazete olan Takvim-i Vekayi’nin yayımlanması ve halkın devletin faaliyetlerinden haberdar edilmesi önemli bir adımdır.

Osmanlı Devleti’nde yayımlanan gazeteler

 

1795 yılında Fransız Büyük Elçiliği tarafından çıkarılan gazetenin adı “Le Bulletin de Nouvelles”dır. Bu, İstanbul’da yayımlanan ilk gazetedir.

1831 yılında Osmanlı Devleti tarafından çıkarılan gazetenin adı “Takvim-i Vekayî”dır. Bu, ilk resmi Türkçe gazetedir.

1840 yılında William Churchill tarafından çıkarılan gazetenin adı “Ceride-i Havadis”dır. Bu, yarı resmi bir gazetedir.

1860 yılında Şinasi ve Agâh Efendi tarafından çıkarılan gazetenin adı “Tercüman-ı Ahval”dır. Bu, Osmanlı İmparatorluğu’nda yayımlanan ilk özel gazetedir.

Kültür

“Kültür, bir toplumu oluşturan tüm değerleri içerir. Sanayileşme süreciyle birlikte kültür endüstrisi terimi ortaya çıktı. Bu terim, popüler kültür olarak topluma sunulurken, aslında toplumu etkilemek amacı taşıyordu. Popüler kültür kavramı XVIII. yüzyılın sonlarında doğdu. Bu dönemde orta sınıf aydınları, halk şarkıları, masallar, danslar, törenler, güzel sanatlar ve el sanatlarını keşfetti. Sanatçılar ilk başta güçlü ve zengin kesimin isteklerine yönelik üretim yaparken, zamanla giderek daha geniş ve popüler kitlelerin taleplerini karşılamak zorunda kaldılar. Popüler kültürün ürettiği sanatın, genellikle eğlence veya zaman geçirme gibi işlevlerle sınırlı olduğunu savunan yaklaşımlar da bulunmaktadır.

Tanzimat Dönemi, çağdaşlaşmanın belirgin özelliği olarak öne çıktı ve bu süreç sadece düşünce hayatında değil hayatın her alanında kendini gösterdi. Osmanlı Devleti’nde gerçekleşen değişim, sadece Türk toplumuyla sınırlı kalmadı; azınlıkları da yakından etkiledi. Batı tarzı yaşama duyulan ilgi ve sosyal normların değişimi, öncelikle azınlıklarda başladı ve zamanla Osmanlı yöneticilerinden halka doğru yayıldı. Tanzimat öncesi, özellikle “Avrupa modası” ve özellikle “Fransız modası,” İstanbul’un yaşamının her alanında belirgin bir şekilde hissediliyordu. Osmanlı elitinde gerçekleşen bu değişim, sonunda Batı tarzı yaşam biçimini de beraberinde getirdi.”

Modern Birey ve Toplumun Zaman Anlayışı

 

Sanayi Devrimi’nin etkisiyle bireyler, ücretli işçilere dönüşerek insan hayatı, makinelerin işleyiş ve ritmine uygun hale gelmeye başladı. Hayat daha düzenli ve planlı bir yapı kazandı. Sanayileşmenin sonucu olarak gelişen fabrikalaşma olgusu, günlük ve haftalık çalışma saatleri ile izin gibi konuların tartışılmasının zeminini hazırladı. İşçi haklarını korumak amacıyla sendikalaşma süreci ivme kazandı. Daha fazla gelir elde etme ve daha rahat bir yaşam sürme isteğiyle kırsal alanlarda yaşayan nüfus, kentlere doğru göç etmeye başladı.

Artan nüfusun etkisiyle, şehirlerin dış bölgelerinde banliyö veya gecekondu gibi yeni yerleşim alanları oluştu. Bu bölgelerde yaşayan insanlar, kendi dünya görüşlerini ve yaşam tarzlarını yansıtan bir kültürü ortaya çıkardı. Bu durum, banliyölerde yaşayan insanlar ile kent merkezinde yaşayanlar arasında sosyokültürel farkların oluşmasına neden oldu. Sanayi Devrimi’ni takip eden dönemlerde karşımıza çıkan bir diğer önemli kavram ise iş zamanı ve boş zaman kavramlarıdır.

İş Zamanı ve Boş Zaman 

Sanayi Devrimi ile birlikte bireyler, ücretli işçilere dönüşerek insan hayatını makinelerin işleyişine uyumlu hale getirdi. Hayat, makine ritmine uygun ve daha düzenli bir yapıya evrildi. Fabrikalaşma olgusu, sanayileşmeyle birlikte iş saatleri, izin gibi kavramların tartışılmasına yol açtı ve sendikalaşma süreçleri işçi haklarını savunma amacını güçlendirdi. Kırsal alanlarda yaşayan nüfusun, daha fazla gelir elde etme ve daha iyi yaşam koşulları sağlama amacıyla kentlere göç etmesiyle yeni yerleşim bölgeleri olan banliyö ve gecekondu bölgeleri ortaya çıktı. Bu bölgeler, farklı bir kültürü yansıtarak sosyokültürel farklar oluşturdu.

Avrupa ve Osmanlı Şehirlerinde Yaşanan Değişim

Sanayi Devrimi sonrası iş zamanı ve boş zaman anlayışları da değişti. Uzun çalışma saatleri, özellikle kadın, yaşlı ve çocuk işçilerin zor koşullarda çalışmasına neden oldu ve bu durum daha iyi ücret taleplerine yol açtı. Sendika hareketleri sayesinde işçi koşulları biraz iyileşti. Gelişmiş ülkelerde ise boş zaman miktarında önemli artışlar yaşandı ve bu durum eğlence ve dinlence sektörlerinin canlanmasına neden oldu.

Osmanlı Şehirlerinde Yaşanan Değişim

Sanayi Devrimi sonrası, Avrupa ve Osmanlı şehirlerinde büyük değişiklikler yaşandı. Sanayi toplumu oluşumu, hızla şehirlere göç eden işsizlerin fabrika çevresinde yerleşmeye başlamasına yol açtı. Konut sorunları, çevresel kirlilik ve kötü yaşam koşulları gibi sorunlar ortaya çıktı. Bu dönemde Osmanlı’da da şehirleşme hız kazandı; ticaret ve tarım teknolojisinin gelişmesi ile şehirler büyüdü. Özellikle Selanik, İzmir ve İstanbul gibi kentlerde modern iş merkezleri oluşmaya başladı.

XIX. yüzyılın ikinci yarısında, sağlık koşullarındaki iyileşmeler ve devletin kaybettiği topraklardan gelen göçler sonucu nüfus yavaşça arttı. Göçmen mahalleleri oluşarak şehirler etrafında yerleşimler gelişti. İstanbul’un nüfusu bir milyonu aştı. Mürur tezkiresi, Osmanlı Devleti içinde seyahat edenleri izlemek ve İstanbul’a gitmek için alınan bir izin belgesiydi. Bu uygulama kaçak işçi akınını engellemek ve gelişigüzel yerleşimi önlemek amacıyla yapıldı.”

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(