İslamiyet Yayılıyor

İslam, “silm” ve “selam” köklerinden türetilen bir kelime olup, “kutuluşa ermek, barış yapmak, teslim olmak” gibi anlamlara gelir. İslam’ın özü, insanların Allah’ın emirlerine ve yasaklarına teslim olmalarıdır. İslam, yanlışa veya kötüye boyun eğmeyi değil, Allah’ın iradesine boyun eğmeyi öğretir. Kur’an-ı Kerim’de bu kelime sekiz farklı yerde geçer ve genellikle “Allah’a yönelmek” anlamında kullanılır. İslam, Allah’ın özel adı olarak kabul edilen hak dinin adıdır ve Kur’an-ı Kerim’de başka bir dinin Allah tarafından kabul edilmeyeceği belirtilir. İslam, ilk ve son din olarak kabul edilir.

İslam dinine girmek için beş temel şart bulunur:

1. Allah’a İman: İslam, tek bir Allah’a inanmayı gerektirir ve bu inanç, Allah’ın varlığına ve birliğine yönelik olmalıdır.
2. Hz. Muhammed’e İman: İslam’a göre, Hz. Muhammed Allah’ın son peygamberidir ve ona inanmak İslam’ın temel şartlarındandır.
3. Namaz: Müslümanlar için beş vakit namaz kılmak önemlidir. Namaz, ibadetin temel taşlarından biridir.
4. Zekat: Zekat, zengin Müslümanların yoksul ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek amacıyla vermeleri gereken bir sadakadır. Zekat, toplumsal adaletin bir parçasıdır.
5. Oruç: Ramazan ayı boyunca oruç tutmak, yemek, içmek, cinsel ilişkiye girmek gibi dünya zevklerinden kendini uzak tutmayı içerir. Oruç, manevi bir deneyimdir.
6. Hac: Müslümanlar için maddi ve fiziksel olarak uygunsa, hayatlarında bir kez hacca gitmek tavsiye edilir. Hac, Mekke’deki Kabe’yi ziyaret etmeyi içerir.

Son olarak, İslam dinine girmek için Kelime-i Şehadet’i kabul etmek gereklidir. Kelime-i Şehadet, Allah’ın birliğine ve Hz. Muhammed’in peygamberliğine şahitlik etmek anlamına gelir. İslam, barışı ve adaleti teşvik eder ve Müslümanları kötülüğe karşı durmaya teşvik eder. Hz. Muhammed, İslam’ı yaymak için savaşmak zorunda kaldığı durumlarda savaşmıştır, ancak İslam’ın özü barış ve adaleti savunmaktır.

İslam, kelime anlamıyla “teslim olma” veya “Allah’ın emir ve yasaklarına göre yaşama” anlamına gelir. İslam, insanların Allah’ın hükümlerine itaat etmelerini gerektirir. Bu, insanın Allah’ın yaratmış olduğu bir kul olarak kabul edilmesi ve O’na teslim olması anlamına gelir. Çünkü sadece Allah, her şeyi en iyi bilen ve gözeten varlıktır.

İslam, insanların Allah’ın iradesine boyun eğmeleri gerektiğini öne sürer. İslam’a göre, tüm kainat ve içinde bulunan canlılar Allah’a itaat etmektedirler ve bu nedenle İslam, tüm evrende hakim olan bir din olarak kabul edilir.

İslam’ı tam olarak tanımlamak için Kur’an ve sünneti anlamak önemlidir. Kur’an, Müslümanlar için kutsal kitap olarak kabul edilir ve Allah’ın son mesajı olarak görülür. Sünnet ise, peygamberlerin yaşam tarzı ve öğretilerini içerir ve Hz. Muhammed’in davranışlarına uyulması gerektiği inancını yansıtır.

Peygamberler, Allah’ın dinini yaymakla görevli kıldığı kişilerdir ve bazen doğaüstü yeteneklere sahip olabilirler. Bu yeteneklere “mucize” denir. İslam’a göre, peygamberler Allah’ın izniyle mucizeler gerçekleştirirler.

İslam’ın temel kitabı olan Kur’an, Allah tarafından Hz. Muhammed’e Cebrail adlı melek aracılığıyla vahiy yoluyla indirilmiştir. İslam’a göre, Kur’an hem maddi hem de manevi rehberlik sunar.

İslam, insanların üstün bir varlığa inanma ihtiyacından doğar. İnsanlık tarihine ve bilimsel araştırmalara göre, din ve inanç insanın temel özelliklerinden biridir. İnsanlar, varlık nedenlerini sorgularlar ve bu nedenle farklı kültürlerde farklı tanrılara veya üstün varlıklara inanırlar. İnsanın bu inanma duygusu fıtrîdir ve İslam’ın da temelinde bu inanç yatar.

İslam’ın ortaya çıkma nedenlerinden biri Cahiliye Dönemi olarak adlandırılan dönemdir. Cahiliye Dönemi, İslam öncesi dönemi ifade eder. Bu dönemde kötü davranışlar, adaletsizlikler ve ahlaki bozukluklar yaygındı. İslam, bu yanlış davranışları düzeltmek ve insanları daha iyi bir yaşam tarzına yönlendirmek amacıyla ortaya çıktı. Bu dönemde kadınlara kötü muamele, gasp, kan davaları, içki gibi olumsuz alışkanlıkların yaygın olması, İslam’ın bu davranışları yasaklamasına yol açtı. İslam, bu tür yanlışlıklara karşı adaleti, dürüstlüğü ve Allah’a teslimiyeti öğretti. Bu nedenle İslam, insanların daha iyi bir yaşam tarzına sahip olmalarını amaçlar.

Allah, Hz. Muhammed (sav)’e peygamberlik görevini vermeden önce onu özel bir şekilde hazırladı. Bu hazırlığın bir parçası olarak, yaklaşık otuz dokuz ila kırk yaşları arasında, Hz. Muhammed’e insanlardan uzak bir inziva hayatını sevdirdi. Bu süreçte, Hz. Muhammed Hira-Nur Dağı’nda bulunan küçük bir mağaraya çekilip kâinatın yaratıcısı ve derin konular hakkında düşünmeye başladı.

Özellikle peygamberlik öncesi son altı ayda gördüğü rüyalar, açıkça gerçekleşiyordu. Bir gün mağarada tefekkür ederken yanında bir melek belirdi ve ona “Oku!” dedi. Hz. Muhammed okuma bilmediğini söyleyince melek, onu güçlü bir şekilde sıkarak tekrar “Oku!” dedi. Hz. Muhammed tekrar okuma bilmediğini ifade edince melek, bir kez daha güçlü bir şekilde sıkarak üçüncü kez “Oku!” dedi ve Alak Suresi’nin ilk beş ayetini okuttu. Ardından melek kayboldu.

Hz. Muhammed, bu olayın ardından evine döndü ve yaşadıklarını eşine anlattı. Endişeli bir şekilde olduğunu ifade etti. Eşi ise ona Allah’ın, fakirlere yardım ettiği, haklıyı savunduğu ve doğru yolda olduğu için kötülüğün dokunmasına izin vermeyeceğini söyledi. İlk vahiyden sonra bir süre vahiyler kesildi. Bu sırada Hz. Muhammed’in meleklerle olan temasları güçlenmeye başladı. O, meleği tekrar görmek istiyordu ve bazen canı sıkıldığında kendini bir uçurumdan atmaya kalktığında Cebrail adındaki vahiy meleği hemen yanında belirip, “Sen Allah’ın peygamberisin.” diyerek onu teselli ediyordu.

Bu olayın ardından ilk vahiyden itibaren yirmi üç yıl içinde vahiyler tamamlandı. Toplam 114 sure ve 6236 ayetten oluşan evrensel bir kitap olan Kur’an-ı Kerim ortaya çıktı ve Allah tarafından gelen son vahiy olduğu için kıyamete kadar korunup devam edeceğine dair Allah’ın verdiği güvenceyi doğruladı. Bu, İslam’ın temel metni olarak kabul edilir ve insanlığa rehberlik etmek amacıyla gönderildi.

İslam dininin temel prensipleri barış, huzur, adalet ve dürüstlüğü teşvik eder. Bu nedenle İslam dini, Cahiliye Dönemi olarak adlandırılan dönemde yaşanan haksızlıklara, zulümlere ve sömürülere karşı bir mücadele sembolü haline gelmiştir. İslam, Cahiliye Dönemi Arabistan’ında uygulanan insanlık dışı uygulamalara karşı çıkmıştır. Bu uygulamalardan bazıları şunlardır:

1. Kölelik Sistemi: İslam, köleliğe karşı çıkmış ve kölelerin haklarını korumuştur.
2. Kadın Hakları: İslam, kadınların satılmasına ve köleleştirilmesine karşı çıkmış, kadınların toplum içinde daha saygın bir konuma sahip olmalarını teşvik etmiştir.
3. Kız Çocuklarının Diriltme: İslam, kız çocuklarının canlı canlı toprağa gömülmesine karşı çıkmış ve bu vahşetin önlenmesini sağlamıştır.
4. Yasaklanan Davranışlar: İslam, içki, kumar, yalan, zina, fuhuş gibi ahlaki bozuklukları ve kötü alışkanlıkları yasaklamıştır.
5. Putperestlik: İslam, putlara tapma, falcılık, büyücülük gibi putperest uygulamalara son vermiştir.
6. Kan Davaları: İslam, kan davalarını sona erdirmiş ve barışı teşvik etmiştir.
7. İnsan Hakları: İslam, insan haklarının önemini vurgulamış ve her insanın saygı görmesi gerektiğini öğretmiştir.
8. Kadınlara Saygı: İslam, kadınlara kötü muamele edilmesine karşı çıkmış ve onlara saygı gösterilmesini emretmiştir.

İslam dininin bu değerleri, Cahiliye Dönemi’nde hakim olan insanlık dışı uygulamalara son vermiş ve toplumu daha adil ve insan haklarına saygılı bir şekilde dönüştürmüştür. İslam’ın etkisiyle, bu dönemdeki birçok olumsuz davranış yasaklanmış ve toplum daha insancıl bir şekilde yaşamaya başlamıştır.