10. Sınıf Tarih Konuları

Kanuni Dönemi



KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN 1520-1566

Osmanlıların “Kanuni”, Avrupalıların ise “Muhteşem” sıfatını verdikleri I. Süleyman, 46 yıl padişahlık yapmıştır. Osmanlı’da en uzun süre padişahlık yapan kişidir. Kanuni, mevcut kanunlara riayet etmiş, adaletten hiç taviz vermemiş, uygulamaya koyduğu kanunlarda hak ve hukuku gözetmiştir. Tüm bunlar kendisine “Kanuni” unvanını kazandırdı. Yavuz Sultan Selim hükümdarlığında en zengin dönemini yaşayan Osmanlı hazinesi, Kanuni Dönemi’nde uzun süren seferler yüzünden ilk kez açık verdi. Not: Günümüzde Kanuni Sultan Süleyman’ın ünlü kanun yapıcıların portrelerinin yer aldığı ABD Kongre Binasında portresi bulunmaktadır.

XVI. YÜZYILDA OSMANLI-HABSBURG MÜCADELESİ VE SONUÇLARI

Yavuz Sultan Selim’in vefatından sonra yerine, tahtın tek varisi olan I. Süleyman (Kanuni) geçti (1520). Kanuni Avrupa siyasetinde etkin olmak istiyordu. XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Doğu ve Orta Avrupa’daki en büyük rakibi Avusturya oldu. Avusturya Kralı Ferdinand, Roma-Germen İmparatoru Şarlken’in aynı zamanda kardeşi idi. Bu durumdan cesaret alarak Osmanlı Devleti’nin Avrupa’da ilerlemesine karşı çıkıyordu.

Kanuni, ilk olarak Orta Avrupa’nın giriş kapısı niteliğinde olan Belgrad’ı 1521 yılında fethederek önemli bir üs merkezi edindi ve Macaristan ile sınır oldu.

1526’da Mohaç Meydan Savaşı

Osmanlı Devleti 1526’da Mohaç Meydan Savaşı’nı kazanarak Macar Kralı II. Layoş öldürüldü ve Macaristan da Osmanlı hâkimiyetine girdi. Bu durum Osmanlı-Avusturya savaşlarının başlamasına neden oldu. Çünkü Macaristan Kralı II. Layoş ile Avusturya Kralı Ferdinand’ın akrabalık bağları vardı. Osmanlı Devleti, Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına katmadı. Macar yerli halkından biri olan Jan Zapolya’yı, Macar kralı olarak atadı. Ancak Ferdinand bu duruma karşı çıktığı gibi, yeni Macar Kralını da tahttan indirdi. Bu durum Osmanlı-Avusturya savaşlarının başlamasına neden oldu.

1533 İstanbul Antlaşması

Osmanlı Devleti, 1529’da Viyana’yı kuşatsa da bir sonuç elde edemedi. Bu olaydan sonra Ferdinand yeniden Macar topraklarına saldırdı. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti, Almanya seferini başlatarak hem Ferdinand’a hem de Şarlken’e iyi bir ders vermek istedi. Ancak Osmanlı Devleti’nin karşısına hiçbir güç çıkmaya cesaret edemedi. Avusturya ile Osmanlı arasında 1533 yılında İstanbul Antlaşması yapıldı. Antlaşma’ya göre:

  • Avusturya arşidükü, protokol bakımından Osmanlı sadrazamına denk sayılacaktır
  • Ferdinand, Macaristan üzerinde hak iddia etmeyecek ve elinde bulundurduğu Macar toprakları için Osmanlı Devleti’ne vergi ödeyecektir.

1541 yılında Kanuni, Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına kattı.

DOĞUDA HÂKİMİYET KURULMASI

1555 AMASYA ANTLAŞMASI

Safevi Hükümdarı Şah İsmail’in vefatından sonra yerine geçen oğlu Şah Tahmasb, Şii propagandaları yaparak Anadolu’da karışıklık çıkarmaya çalıştı. Osmanlı Devleti’nin aleyhine Venedik ve Avusturya ile anlaşma yaptı.

Bu gelişmeler üzerine Kanuni, 1534, 1548 ve 1553’te İran üzerine üç sefer düzenledi. 1555’te iki ülke arasında “Amasya Antlaşması” yapıldı. Antlaşmaya göre:

  • Tebriz, Erivan, Bağdat, Irak ve Doğu Anadolu Osmanlı Devleti’ne bırakıldı.

XV VE XVI. YÜZYILLARDA OSMANLI EKONOMİK POLİTİKALARI

AKDENİZ VE KARADENİZ’DE TİCARET İVMELENİYOR

XV ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı Devleti, Akdeniz ve Karadeniz arasında bağlantının kurulması ve İpek ve Baharat Yolları’nın denetim altına alınmasıyla ticari faaliyetlerine ivme kazandırmıştır. Fatih Sultan Mehmet, Venediklilerle uzun vadeli ticaret yapmak amacıyla onlara İstanbul’da balyos (elçi) bulundurma hakkı vermiş ve gümrük kolaylıkları sağlamıştır. Osmanlı İstanbul’u doğu ve batı tüccarlarının uluslararası bir pazar olarak tercih ettiği bir merkez haline getirmiştir. Aynı şekilde diğer önemli ticaret merkezleri de Bursa, Kahire, Edirne ve Selanik’tir. Akdeniz’deki gemi ticareti de bu dönemde büyük önem kazanmıştır.

OSMANLI-FRANSIZ İLİŞKİLERİ VE KAPİTÜLASYONLAR

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı Devleti, Avrupa’da oluşan ittifakları parçalamak ve Şarlken’e karşı denge unsuru oluşturmak için Fransa’ya destek vermiştir. Aynı zamanda Akdeniz’de canlılığını kaybeden ticaretin yeniden canlanması amacıyla Fransızlarla stratejik bir ortaklık kurmaya çalışmıştır. Bu dönemde yapılan İstanbul Antlaşması ile Fransızlara ticari ve hukuki ayrıcalıklar verilmiştir. Bu ayrıcalıklar sayesinde Fransızlar Akdeniz’de düşük gümrük vergisi ödeyerek serbestçe ticaret yapabilmiş ve davalara İstanbul’da bir yargıç bakmıştır. Antlaşma, hükümdarların hayatta kaldığı sürece geçerli olacaktır.

OSMANLI-HABSBURG İMPARATORLUĞU İLİŞKİLERİ

Osmanlı-Habsburg İmparatorluğu ilişkileri, akrabalık ilişkileri sonucu kurulan Habsburg İmparatorluğu’nun Osmanlı Devleti’nin en büyük rakibi olduğu XVI. yüzyılda gelişmiştir. Kanuni Sultan Süleyman, Habsburg İmparatorluğu’na karşı Fransa’ya destek vererek onları zayıflatma politikası izlemiştir. Mohaç Savaşı sonrasında Macaristan’ı Osmanlı hâkimiyetine alırken Habsburg İmparatorluğu ile uzun yıllar süren savaşlara neden olmuştur. Aynı zamanda Avrupa’daki mezhep savaşlarında Protestanlara da destek vererek Habsburg İmparatorluğu’nu dinsel yönden de zayıflatmaya çalışmıştır.

OSMANLI-İSPANYA İLİŞKİLERİ

XVI. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti ile İspanya Krallığı arasında Akdeniz’de çıkar çatışması ve Osmanlı ilerlemesi nedeniyle gerilimler yaşanmıştır. Osmanlı Devleti, Fransa, Venedik ve Cenevizlerle birlikte İspanya’yı yalnız bırakmak amacıyla bu devletlere ticari ayrıcalıklar vermiştir. Rekabet sonucunda Osmanlıların lehine sonuçlanmıştır.

OSMANLI-PORTEKİZ İLİŞKİLERİ

XV ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Portekiz arasında büyük bir rekabet yaşanmıştır. Osmanlı Devleti, Akdeniz’de güçlü bir donanma kurarak Portekizlilerle mücadeleye girişmiştir. Aynı zamanda Hint ve Atlas okyanuslarında da Portekiz hâkimiyetini kırmak için deniz seferleri başlatmıştır. Osmanlı Devleti Akdeniz’deki varlığı sonucunda Portekizlilerin Akdeniz’deki etkinliğini sonlandırmıştır.

OSMANLI-VENEDİK İLİŞKİLERİ

Fatih Dönemi’nde Osmanlıların Ege Adalarını ele geçirmesi, Venediklilerin çıkarlarını zedelenmesine neden oldu ve Venedikliler Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. 1463-1479 yılları arasında süren savaşlar sonucunda Osmanlılar Eğriboz dahil birçok adayı ele geçirdi ve savaşın sonunda barış yapıldı. Antlaşma ile Venediklilere birtakım ticari ayrıcalıklar verildi. Fatih, bölge ticaretini canlı tutmayı ve Batı’nın güçlü denizci tüccar devletini yanına çekerek onu Avrupa Hristiyan birliğinden ayırmayı amaçlayarak bunu gerçekleştirdi. Ancak sonraki dönemde Osmanlıların Akdeniz’de hâkimiyet alanlarını genişletmesi Venediklileri rahatsız etti ve Venedikliler Osmanlılara karşı oluşturulan Haçlı ittifaklarında yer aldılar.

OSMANLI-CENEVİZ İLİŞKİLERİ

Osmanlılar ve Cenevizliler arasında XI. yüzyıldan XVIII. yüzyıl sonlarına kadar süren yoğun bir ticari ilişki bulunmaktadır. Orhan Bey Dönemi’nde Osmanlılar, Cenevizlilere verdiği ayrıcalıklarla boğazlar çevresinde oluşan Bizans-Venedik ittifakını bozmak ve ticarette avantaj sağlamak amacıyla ilişkilerini geliştirmiştir. Ancak Fatih Dönemi’nde, Osmanlı İstanbul’u fethettikten ve Karadeniz’de Cenevizlilere ait önemli limanları ele geçirdikten sonra Cenevizliler, Osmanlılara karşı olumsuz bir tavır takınmaya başlamışlardır. Yine de Cenevizliler, Haçlı ittifaklarında Osmanlılara karşı yer almış olsa da, ticari ilişkileri koparmamışlardır.

OSMANLI-SAFEVİ İLİŞKİLERİ

Osmanlı-Safevi ilişkileri, Fatih’in 1473’te Akkoyunlu Devleti ile yaptığı Otlukbeli Savaşı sonrasında Akkoyunlu Devleti’nin dağılmasından sonra başlamıştır. Safeviler, Anadolu’da Şah Kulu İsyanı gibi hareketlerle Osmanlı Devleti’ni zorlamışlardır. Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan 1514 Çaldıran Savaşı’nda Osmanlı Devleti zafer elde etmiş ve Anadolu’ya yönelik Şii tehdidinin önüne geçilmiştir. Kanuni döneminde yapılan seferler sonrasında ise Safeviler barış istemek zorunda kalmış ve böylece batıya yönelik seferler için uygun bir ortam hazırlanmıştır.

OSMANLI-MEMLÛKLU İLİŞKİLERİ

XVI. yüzyılda Osmanlı ve Memlûklu Devleti arasında Türk ve İslam dünyasının liderliği konusunda kıyasıya bir mücadele yaşanmaktaydı. Osmanlıların II. Bayezid döneminde başlayan savaşları sonucunda Memlûklular Anadolu’nun güneyine kadar hâkimiyet alanlarını genişletmişlerdir. Yavuz Sultan Selim döneminde yapılan Mercidabık ve Ridaniye savaşları sonrasında ise Memlûkluların siyasi varlığına son verilmiş ve Osmanlı Devleti, Türk İslam dünyasının lideri olmuş ve halifeliği ele geçirmiştir.

OSMANLI DEVLETİ’NİN XV VE XVI. YÜZYILLARDA İZLEDİĞİ SİYASET VE ETKİLERİ

ADALET VE HOŞGÖRÜLÜLÜK POLİTİKASI VE BALKANLAR

Osmanlı Devleti, kuruluş döneminden itibaren izlediği adaletli ve hoşgörülü politika sayesinde Balkan halkının güvenini kazanmıştır. Özellikle Bosna ve Hersek gibi bölgelerde birçok Balkan halkı, Osmanlı yönetimini tercih ederek gönüllü olarak Müslümanlığı seçmiştir. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra şehirdeki tüm gayrimüslimlere inanç ve ibadet özgürlüğü tanımıştır. Bu politika sayesinde Ortodoksları himaye ederek Hristiyan birliğini bozmak amaçlanmıştır.

KANUNİ VE REFORM HAREKETLERİ

Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Avrupa’da yayılan Reform hareketlerinin Osmanlı Devleti’nin yararına olduğunu düşünmüş ve Luther’e ve Protestanlara destek vermiştir.

REFORM HAREKETLERİ VE AVRUPA’DAKİ DEĞİŞİMLER

XVI. yüzyılda Avrupa’da meydana gelen Reform hareketleri, Katolik Kilisesinin aşırı zenginleşmesi, yozlaşması ve siyasetle ilgilenmesine karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Martin Luther’in öncülüğünde başlayan hareketler Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine yayılmış ve mezhep birliğinin bozulmasına, siyasi ve dini değişimlere yol açmıştır.

OSMANLI VE REFORM HAREKETLERİ

Osmanlı Devleti’nde Reform hareketleri etkili olmamıştır, çünkü Osmanlı topraklarında yaşayan Hristiyanlar din ve vicdan özgürlüğüne sahipti. Osmanlı Devleti, Avrupa’daki Reform hareketlerini siyasi açıdan izlemiş ve dönemin hükümdarı Kanuni, Luther ve Protestanlara destek vermiştir. Avrupa’daki karışıklıklardan faydalanarak Viyana önlerine kadar ilerlemiştir.

OSMANLI’NIN KUZEY AFRİKA POLİTİKASI

Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki hâkimiyeti, 1517’de Mısır’ın fethiyle başlamıştır. Türk denizcileri Oruç Reis ve Hızır Reis, Cezayir ve Trablusgarp gibi bölgelerde Osmanlı hâkimiyeti kurma amacıyla faaliyet göstermiştir. Barbaros Hayrettin Paşa ve Turgut Reis’in yönetimleri altında, Cezayir, Trablusgarp ve Tunus gibi bölgeler Osmanlı topraklarına katılmıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(