12. Sınıf Mantık Konuları

Mantık ve Dil

 

Mantık ve Dil

Dilin Farklı Görevleri

Dil, insanlar arasında iletişimi sağlayan ve farklı amaçlara hizmet eden bir araçtır. Dilin çeşitli görevleri vardır ve bu görevler, iletişim sırasında hangi amacın hedeflendiğine bağlı olarak farklılaşabilir.

Dilin Bildirme Görevi

Dilin bildirme görevi, bir kişinin inançlarını, tahminlerini veya bilgilerini iletmek amacıyla kullanılmasını ifade eder. Bu tür cümleler, genellikle doğruluk veya yanlışlık açısından değerlendirilebilirler. Örnekler şunlar olabilir: “İnanç, düşünmeyi engeller.”, “Erciyes İç Anadolu Bölgesi’nin kayak merkezidir.”, “Su molekülleri iki hidrojen ve bir oksijen atomundan oluşur.” Formel mantık önermeleri bu görevi yerine getirir ve doğrulukları tartışılabilir.

Dilin Belirtme Görevi

Dilin belirtme görevi, duygusal tepkileri veya tavrı ifade etmek amacıyla kullanılmasını ifade eder. Bu görev, genellikle ünlemler tarafından yerine getirilir. Örneğin: “Vah vah, çok yazık, yaşasın!” Bu tür ifadeler, duygusal bir tepki veya bir tutum ifade ederler ve bir şeyi tasvir etmekten ziyade duygusal bir reaksiyon iletilir.

Dilin Yaptırma Görevi

Dilin yaptırma görevi, bir kişinin davranışlarını etkilemek amacıyla kullanılmasını ifade eder. Emir kipindeki cümleler bu görevi yerine getirir. Örnekler şunlar olabilir: “Kapıyı kapat.”, “Kapıyı kapadın mı?”, “Kapı kapalı olsaydı.” Bu tür ifadeler, karşısındaki kişiyi belirli bir eylemi gerçekleştirmeye yönlendirir.

Dilin Törensel Görevi

Dilin törensel görevi, toplumsal ilişkileri başlatmaya, kolaylaştırmaya, güçlendirmeye veya yüreklendirmeye yardımcı olmak amacıyla kullanılmasını ifade eder. Bu görev, selamlaşma, iyi dileklerde bulunma gibi sosyal etkileşimleri kolaylaştırır. Örnekler: “Günaydın!”, “Nasılsınız?”, “Sıhhatler olsun!”, “Rica ederim!”

Dilin Eylemsel Görevi

Dilin eylemsel görevi, çeşitli eylemleri gerçekleştirmek amacıyla kullanılmasını ifade eder. İlan etmek, takdir etmek, söz vermek, yemin etmek, kabul etmek, onaylamamak gibi deyimler bu görevi yerine getirir. Örnekler: “Bu davranışınızı onaylamıyorum.”, “Gidelim. Görelim. Yapalım.”

Bilgi Aktarma ve Dil

Dil, bilgi aktarımının temel aracıdır, ancak doğru anlaşılabilmesi için hem söz dizimi kurallarının hem de sözcüklerin anlam kurallarının bilinmesi gerekir. Dilin bilgi aktarma işlevi, kişinin bu dilin kurallarını ve anlamını bilmesine dayanır. Ayrıca, iletişim sırasında kişilerin toplumsal konumu, yaşları, cinsiyetleri ve ilişki durumları gibi faktörler de göz önünde bulundurulur. Bu nedenle aynı bilgiyi farklı kişilere iletmek için iletişim tarzı değişebilir. Dilin eksiksiz bir şekilde bilinmesi, bilgi aktarımının doğru ve etkili bir şekilde yapılmasını sağlar.

Bilgi Aktarmayı Aksatan Etkenler

Çok Anlamlılık

Dilde, asıl görevleri dışında başka görevlerde kullanılabilen cümleler veya ifadeler, çok anlamlılık olarak adlandırılır. Bu durum, dilin esnekliğini ve ifade zenginliğini gösterir. Aynı cümle ya da kelimenin farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıması, iletişimde bazen belirsizliklere yol açabilir.

Örnekler:

  1. “Ayşe gelir gelmez göz boyadı.” cümlesi. “Göz boyadı” ifadesi, Ayşe’nin makyaj yaptığını anlatırken aynı zamanda Ayşe’nin ortamdaki insanları etkilediğini ifade edebilir.
  2. “Bu küçük bir felakettir.” cümlesi. “Felaket” kelimesi genellikle büyük ve kötü olayları tanımlamak için kullanılır, ancak burada “küçük” sıfatıyla kullanılarak olayın ciddiyeti hafifletilmeye çalışılmış olabilir.

Belirsizlik

Dilin esnekliği ve çok anlamlılığı, belirsizlikleri de beraberinde getirebilir. Sözcüklerin veya ifadelerin anlamları her zaman tam olarak belirli olmayabilir. Bu nedenle, belirli bir bilgi eksikliği veya kesinlik eksikliği içeren ifadeler, doğru ya da yanlış olarak değerlendirilemez.

Örnek olarak, hava durumu tahminleri bazen belirsiz olabilir. Bir günün hava durumunu “Belki yağmurlu olabilir.” şeklinde ifade etmek, belirsizliği ifade eder.

Olgusal ve Sözel Tartışmalar

Tartışmalar genellikle sözel ve olgusal temelde ortaya çıkarlar. Olgusal tartışmalar, taraflardan birinin yanlış olgusal bilgileri nedeniyle meydana gelir. Bu tür tartışmalar, bilimsel kaynakları inceleyerek çözülebilir.

Örnek olarak, “Selimiye Camii İstanbul’dadır.” ve “Selimiye Cami Edirne’dedir.” arasındaki bir tartışma, taraflardan birinin yanlış bir olgusal bilgiye sahip olmasından kaynaklanabilir. Bu tür bir tartışma, doğru bilgilerle sona erdirilebilir.

Sözel tartışmalar ise çok anlamlılık nedeniyle ortaya çıkar. Taraflar arasındaki anlaşmazlık, bir kelimenin veya ifadenin farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıması nedeniyle uzun sürebilir.

Örnek olarak, “Ayşe yaramaz bir çocuktur.” ifadesi, Ayşe’nin “yaramaz” kelimesini hangi anlamda kullandığını belirtmesi gereken bir sözel tartışmaya neden olabilir.

Anlama ve Tanımlama

Anlama

Anlama, bir dilde veya iletişimde kullanılan sözcüklerin, deyimlerin veya ifadelerin anlamlarını anlama yeteneğini ifade eder. Semantik (anlam bilimi) açısından anlama, bir sözcüğün veya ifadenin anlamını anlayabilme yeteneğidir. Sentaks (söz dizimi) açısından anlamlı ifadeler, dilbilgisel olarak doğru ifadelerdir. Pragmatik açıdan ise, bir ifadenin anlaşılabilmesi ve anlamlı olabilmesi için kullanıldığı bağlama bağlıdır.

Örneğin, “Çimen yeşildir.” ifadesini kullanan biri, “yeşil” kelimesinin anlamını bilmelidir. Bu ifadeyi duyan bir kişi, anlam yeteneği doğru bir şekilde çalışıyorsa, ifadeyi anlamış kabul edilir.

Örneğin, “x mavidir.” ifadesinde, x yerine “yaprak” kelimesini kullandığımızda “Yaprak mavidir.” anlamı çıkar. Bu ifade yanlış bir şekilde kullanılmıştır ve “anlama” gerçekleşmemiştir. Ancak x yerine “deniz” kelimesini kullandığımızda “Deniz mavidir.” anlamı çıkar. Bu ifade doğru bir şekilde kullanılmıştır ve “anlama” gerçekleşmiştir.

Tanımlama

Tanımlama, bir şeyin veya kavramın anlamını açıklamak veya belirtmek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Tanımlama konusunda, neyin tanımlandığı, neden tanımlandığı ve nasıl tanımlandığı gibi sorular önemlidir.

Neyi tanımlarız sorusu Platon’dan Locke’a kadar farklı filozoflar arasında farklılık gösterir. Platon, zihin dışı varlıkları (ideal formları) tanımladığımızı savunurken, Locke ve Kant gibi filozoflar, zihinsel kavramları tanımladığımızı ileri sürerler. Klasik mantıkçılar genellikle dilsel nesneleri veya sözcükleri tanımladığımızı söylerler.

Niçin tanımlarız sorusuna verilen cevaplar arasında, anlamı belirtmek, düzeltmek veya etkilemek gibi amaçlar bulunur. Tanımlama, bir sözcüğün veya kavramın anlamını netleştirmek veya başkalarına açıklamak için kullanılır.

Nasıl tanımlarız sorusuna verilen cevaplar iki grupta toplanır: yarı dilsel ve tam dilsel tanımlama. Yarı dilsel tanımlama, bir nesnenin veya nesne türünün bir örneğini göstererek bir terimi açıklamayı içerir, örneğin sokak adlarını tabelalara yazarak. Tam dilsel tanımlama ise, bir terimin anlamını öğrendikten sonra, bu terimi çeşitli dilsel yöntemlerle daha derinlemesine açıklamayı içerir.

Örnekler:

  • Yarı Dilsel Tanımlama: Sokak adlarını tabelalara yazarak.
  • Tam Dilsel Tanımlama: “Dayı, annenin erkek kardeşidir.” tanımından, hem anne ile dayının kardeş olduklarını, hem de dayının erkek olduğunu çıkararak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(