11. Sınıf Psikoloji Konuları

Öğrenme, Bellek, Düşünme

Öğrenme, Bellek, Düşünme

Öğrenme

Kalıcı davranış değişikliklerinin yaşantılar ve tekrarlamalar sonucunda meydana geldiği sürece öğrenme denir.

Koşullanma Yoluyla Öğrenme

Organizmanın başlangıçta belirli bir uyarıcıya tepki vermediği durumda, zamanla bu uyarıcıya tepki göstermeyi öğrenmesine koşullanma yoluyla öğrenme adı verilir. Bu öğrenme türü klasik ve edimsel koşullanma olarak iki ana grupta incelenir.

Bugün, tutumların ve önyargıların değiştirilmesinde, davranış terapilerinde, fobilerin tedavisinde ve irrasyonel inançların düzeltilmesinde klasik ve edimsel koşullanmadan büyük ölçüde faydalanılmaktadır.

Klasik Koşullanma Yoluyla Öğrenme: Organizmanın doğal olarak tepki verdiği bir uyarıcı, daha önce tepki vermediği bir yapay uyarıcı ile ilişkilendirilerek, bu yapay uyarıcıya da aynı tepkinin gösterilmesidir. Ivan Pavlov, klasik koşullanma kavramını ilk keşfeden fizyolog ve psikolog olarak öne çıkar. Pavlov, köpekler üzerinde gerçekleştirdiği deneylerle bu tür öğrenmeyi inceledi.

Örneğin, köpekler et görünce doğal olarak salya salgılar. Pavlov, deneylerinde köpeklere et vermeden önce zil çaldı, zamanla köpekler zil sesini etle ilişkilendirdi ve sadece zil sesini duyduklarında bile salya salgıladılar.

Edimsel Koşullanma: Bir davranışın sonucunda istenen bir sonuç elde ediliyorsa, bu davranışın ardından olumlu sonuçların sağlanmasıyla öğrenilen koşullanma türüdür. Organizma, istenen tepkiyi gösterdikten sonra ödüllendirici bir uyarıcıyla karşılaşır.

Koşullandırmada, davranışın tekrarlanma olasılığını artıran uyarıcılara pekiştireç denir. Pekiştireç, olumlu ve olumsuz pekiştireç olarak iki kategoride incelenir.

Bir davranışın sonucunda mevcut olmayan bir uyarıcının ortama eklenmesi ve bu uyarıcının o davranışın tekrarlanma olasılığını yükseltmesi durumuna olumlu pekiştirme denir. Eğer bir davranış, hoş olmayan bir uyarıcının ortadan kaldırılması sonucunda tekrarlanma olasılığını artırıyorsa, bunun adı olumsuz pekiştirmedir. Hem olumlu hem de olumsuz pekiştireçler, organizma için tatmin edici bir sonuç oluşturur ve davranışın sıklığını artırır.

Bir davranışın sonrasında ortaya çıkan ve organizma için hoş olmayan bir durum yaratan uyarıcılara ceza denir. Ceza, olumsuz pekiştireç olarak kabul edilmez. Ceza, istenmeyen bir davranışın önlenmesi amacıyla verilirken, olumsuz pekiştireç istenen davranışın sonlandırılması amacıyla ortamdan çekilir.

Bellek

Bellek, yaşantımızda hayati bir rol oynamaktadır. İnsanın öğrenme süreci ve alışkanlıklar kazanması, belleğin etkisiyle gerçekleşir. Eğer bellek olmasaydı, öğrenmenin bir anlamı olmazdı hatta öğrenme bile mümkün olmazdı. Her karşılaşılan problem yeniden çözülmek zorunda kalınır, bilinçli eylemler gerçekleştirilemez ve düşünce süreçleri işlevsiz hale gelirdi.

Bellek, geçmiş deneyimlerin ve edinilen bilgi ile becerilerin depolanmasını ve gerektiğinde geri çağrılmasını sağlayan bilişsel bir mekanizmadır. Elde edilen bilgilerin bazıları kısa bir süre içinde unutulurken, bazıları ömür boyu hatırlanır.

Bu farklılık, belleğin çeşitli özelliklerinden kaynaklanır. Bellek, hiyerarşik bir yapıya sahiptir ve duyusal bellek, kısa süreli bellek ve uzun süreli bellek olmak üzere üç ayrı aşamada sıralanır.

Duyusal Bellek: Duyu organlarının algıladığı iç ve dış uyarıcılara dair bilgileri içerir. Uyarıcı kaybolduğunda bile duyum çok kısa bir süre devam eder. İşte bu duyumlarla edinilen bilgileri kısa bir süre boyunca muhafaza etme yeteneğine duyusal bellek denir.

Çalışma Belleği: Öğrenme, mantıksal düşünme, anlama, karşılaştırma gibi karmaşık bilişsel süreçler için gerekli olan bilgileri kısa bir süre boyunca aklımızda tutma ve kullanma yeteneğini ifade eder.

Kısa Süreli Bellek: Duyusal bellekten elde edilen bilginin bir kısmı kısa süreli belleğe iletilir. Kısa süreli bellek, hatırlama denemesi yapılmadan birkaç saniye ila bir dakika içerisinde bazen geri çağrılabilir. Ancak bu kapasite oldukça sınırlıdır. George A. Miller, Bell laboratuvarlarında yaptığı deneylerle kısa süreli belleğin depolama kapasitesinin 7 (+ veya -) 2 öğe olduğunu “Sihirli Sayı: 7+-2” olarak göstermiştir. Bugün yapılan tahminler, kısa süreli belleğin kapasitesinin daha düşük olduğu yönündedir (4-5 kadar). Ancak gruplandırma yoluyla bu kapasitenin artırılabileceğini belirtir.

Uzun Süreli Bellek: Bilgilerin sürekli olarak muhafaza edildiği bellek türüdür. Bilgilerin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe geçişi, protein sentezi ile gerçekleşir. Proteinlerin oluşması ve hücrelerde yerlerini almalarıyla bilgiler kalıcı hale gelir. Yaşlılarda protein sentezi azaldığı için yeni izlenimler ve anıların eskisine göre daha hızlı unutulduğu görülür. Uzun süreli belleğin bilinçli bir alan olduğu unutulmamalıdır; bazı bilgiler hatırlanamıyorsa, genellikle yeterli ipucunun eksikliğinden kaynaklanır.

Düşünme

Düşünce ya da fikir, dünya modellerinin mevcudiyetine izin veren ve böylece etkin bir şekilde amaçlarına, planlarına, sonuçlarına ve arzularına bağlı olan bir çabadır. Bu terim, kelime bilgisi, sezgi, farkındalık, idealar ve hayal gücü gibi benzer kavramların ve süreçlerin örtüştüğü alanlara başvurur.

Düşünce süreci sırasında nesne ve olaylar, fiziksel varlıkları değil zihinsel izleri kullanır. Düşünce oluşumu için aşağıda belirtilen temel öğelerin varlığı gereklidir.

İmge (hayal): Duyusal organlar aracılığıyla algılanan nesnelerin ve olayların zihinsel yansımasıdır. Algılama süreci sonucunda anlam kazanan nesneler ve olaylar, ihtiyaç duyulduğunda zihinde canlandırılabilir. Örneğin, bir elmayı düşünmek için gerçekten bir elma görmeye gerek yoktur.

Sembol (simge): Zihinsel imgeleri ve düşünceleri temsil eden işaretlerdir. Rozetler, giysiler, trafik işaretleri gibi örnekler sembol kullanımına örnektir. Semboller farklı kültürlerde farklı anlamlar taşıyabilirler.

Kavramlar: Zihinsel imgeler ve semboller öncelikle somut ve özeldir. Bu somut ve özde imgeler ve semboller, yeni deneyimler ve yaşantılarla soyut ve genel kavramlara dönüşebilirler. Kavramlar, insan zihninde oluşturulan ürünlerdir ve nesnel bir gerçeklikleri yoktur. Bir kedi kavramı ile gerçek bir kedi arasında aslında somut bir bağlantı yoktur.

Kategoriler: Zihinsel imgeler, semboller ve kavramlar benzerlik ve farklılıklara göre sınıflandırılır ve belirli kategorilere ayrılırlar. Örneğin, gül, menekşe, papatya gibi bitkiler benzer özellikler taşıdıkları için “çiçek” kategorisine dahil edilirler. Ancak cam ağacı, çiçeklere benzemediği için ayrı bir kategoriye alınır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(