12. Sınıf İnkılap Tarihi Konuları

Atatürkçülük ve Türk İnkılabı

 

İnkılap Tarihi Dersi 3. Ünite Ders Notları

3.1. TÜRK İNKILABI:

Türk İnkılabı, toplumların çağa uyum sağlamaları ve çağdaşlaşmaları için yaptıkları düzenlemeler ve yeniliklerin bir sonucudur. Bu yenilikler sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi alanları içerebilir. Türk İnkılabı, Türk milletinin çağdaşlaşma ve gelişme yolunda attığı adımları temsil eder.

3.2. ATATÜRK İLKELERİ:

3.2.1. Cumhuriyetçilik:

  • Devletin yönetim şeklini tanımlar ve Cumhuriyet’i esas alır.
  • Halk egemenliğini vurgular, demokratiktir ve seçme-seçilme hakkını tüm vatandaşlara tanır.
  • Hükümet ile millet arasında kopukluk olmamasını sağlar.
  • Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddesi ile anayasal koruma sunar.
  • Atatürk’ün parti tartışmalarının dışında tuttuğu önemli bir ilkedir.
  • İnkılâplar olarak bu ilkeye uygun olarak saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı ve halifeliğin kaldırılması gerçekleştirilmiştir.

3.2.2. Milliyetçilik:

  • Kurtuluş Savaşı ve Türk Devleti’nin kuruluşunda temel ilkedir.
  • Fedakârlık ve dayanışmayı gerektirir.
  • Irkçılığı ve ümmetçiliği reddeder, Türkiye Cumhuriyeti’nin benimseyen ve “Türküm” diyen herkesi Türk olarak kabul eder.
  • Milli birlik ve beraberliği teşvik eder ve eşitlik ilkesi ile Faşizm ve Nazizm gibi ideolojilerden ayrılır.
  • İnkılâplar olarak bu ilkeye uygun olarak TBMM’nin açılması, saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet yönetiminin kurulması, halifeliğin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılması, Türk Harf Devrimi, Türk Tarih Kurumu’nun açılması ve Türk Dil Kurumu’nun açılması gibi adımlar atılmıştır.

3.2.3. Halkçılık:

  • Halkçılık ilkesi, Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkelerinin doğal bir sonucu olarak kabul edilir.
  • Halkçılık temelinde halkın eşitliği esastır ve halkın menfaatleri ön planda tutulur.
  • Sınıf mücadelesi değil, sosyal dayanışma ilkesine dayalıdır.
  • Sınıfçılık olmadığı için komünizmden ayrılır ve Türkiye’de sınıf ayrımı yapmaz.
  • Halkçılık ilkesi, Türk toplumunun birlik ve beraberliğini teşvik eder.
  • Halkın refahını artırmak için ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda uygulamalar yapmayı hedefler.
  • Halkın eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve daha iyi yaşam koşullarına kavuşturulması için çeşitli inkılaplar gerçekleştirilmiştir, örneğin Türk Medeni Kanunu’nun kabulü, aşarın kaldırılması, kılık-kıyafet devrimi ve kadınlara siyasal hakların verilmesi gibi.
  • Halkçılık, Milli Mücadele yıllarının bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve Türk milletinin birliğini vurgulamıştır.

3.2.4. Devletçilik:

  • Devletçilik, devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda daha hızlı bir gelişme sağlamak amacıyla yaptığı uygulamaları içerir.
  • Halkçılık ilkesini tamamlar ve halkın refahını artırmanın yolunu arar.
  • Ekonomide planlı kalkınma hedeflenir ve karma ekonomi ilkesi benimsenir.
  • Devletçilik ilkesi, özel mülkiyetin olmasını kabul eder ve bu nedenle komünizmden ayrılır.
  • Devletçilik, müdahaleci bir ilkedir, ancak katı değildir ve zamanın şartlarına göre değiştirilebilir.

3.2.5. Laiklik:

  • Laiklik ilkesi, din-devlet işlerinin ayrılmasını ve vicdan hürriyetini temel alır.
  • Laiklik, Mustafa Kemal Atatürk’ün parti tartışmalarının dışında tuttuğu ve taviz vermediği önemli bir ilkedir.
  • Devlet, vatandaşların inanma ve inanmama hakkını anayasa ile güvence altına alır.
  • Türk devletinin laik yapısı, Osmanlı dönemindeki din-devlet ilişkisini sona erdirir ve Türk hukuk sistemini dinden bağımsız hale getirir.
  • Dış devletlerin Türk devletinin iç işlerine karışmasını önler ve milli birlik ve beraberliğin korunmasına katkı sağlar.
  • Türk Kurtuluş Savaşı sırasında ümmet ideolojisi yerine, millet ideolojisine geçilmiştir.

3.2.6. İnkılapçılık:

  • İnkılapçılık ilkesi, çağın değişen şartlarına göre değişimi ve modernleşmeyi temel alır.
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren devam eden inkılapçı hareketler, bu ilkenin uygulanmasını gösterir.
  • İnkılapçılık, durağanlıkla ve eski alışkanlıklarla mücadele eder ve Türk milletinin gelişimini teşvik eder.

3.3. SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

3.3.1. Saltanatın Kaldırılması

Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922):

Sebepleri:

  • İstanbul hükümetinin, İtilaf Devletleri tarafından Lozan Görüşmelerine çağrılması, TBMM ile İstanbul hükümeti arasında bir ikilik oluşturabilirdi.
  • Saltanatın, milli egemenlik ilkesine aykırı olması, çünkü saltanatın devlet başkanı üzerinde sembolik bir egemenlik hakkı bulunduruyordu.
  • Bazı çevrelerin hala saltanat yönetimini istemesi, bu nedenle saltanatın kaldırılmasıyla bu grupların etkisi azaltılmak istenmiştir.

Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:

  • Lozan’da yaşanabilecek ikilik önlendi ve Türkiye’nin tek temsilcisi olarak TBMM kabul edildi.
  • Milli egemenlik ilkesi vurgulandı ve Osmanlı hanedanının siyasi varlığı sona erdi.
  • Devlet başkanlığı sorunu ortaya çıktı ve Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
  • Siyasi yetki ile dini yetkinin birbirinden ayrılması, Türkiye’nin laikliğe doğru atılmış önemli bir adımı temsil eder.

Açıklamalar:

  • Saltanatın kaldırılmasının ardından II. Mehmet Vahdettin, güvenliğini tehlikede gördüğü için İngiltere’ye gitmek zorunda kaldı.
  • Halifeliği yurtdışında kullanabileceğini düşünen TBMM, 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendi’yi halife olarak belirledi.
  • Mustafa Kemal Atatürk, birleştirici bir lider olarak bilinir ve Milli Mücadele’nin ilk yıllarında saltanata açıkça karşı çıkmamıştır.
  • Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, padişah ve halifeyi sembolik hale getirmiş ve Türkiye’de yeni yönetim yapısının oluşmasına yardımcı olmuştur.

Ankara’nın Başkent Oluşu:

  • Ankara’nın başkent olma süreci, saltanatın kaldırılmasının ardından Türkiye’nin yeni başkentini belirleme gerekliliği ile başlamıştır.
  • Ankara’nın başkent ilan edilmesinin nedenlerinden biri, İstanbul’un o dönemde savunulmasının zor olmasıydı.
  • Ankara, Milli Mücadele’nin merkezi olarak kabul edildi ve yeni Türkiye’nin başkenti olarak seçilmesi, milli bir devletin inşasının sembolü haline geldi.
  • Bu kararla Ankara’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin merkezi olması resmen ilan edilmiş oldu.

Cumhuriyetin İlanı’nın Önemi:

  • Cumhuriyetin ilanı, Türkiye’nin tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır ve birçok önemli sonuç doğurmuştur.
  • Rejimin ve devletin adının belli olması, artık Türkiye’nin bir cumhuriyet olduğunu resmi olarak ilan etmiştir.
  • Devlet başkanlığı sorunu çözülmüş, Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak bu göreve getirilmiştir.
  • Kabine sistemine geçiş, hükümetin daha etkin ve koordineli çalışmasını sağlamıştır. Meclis, Cumhurbaşkanı’nı seçerken, Başbakan da meclisten uygun bakanları seçerek kabinesini kurmuştur.
  • 1921 Anayasası’nda yapılan ilk önemli değişiklikler, Türkiye’nin yeni yönetim biçimi ile uyumlu hale getirilmiştir.
  • Bu ilan, daha uyumlu ve yürütmeyi aksatmayacak hükümetlerin oluşturulması için bir zemin hazırlamıştır.
  • Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı, birbirinden ayrılmış ve bu durum daha sağlam bir yönetim yapısının oluşmasına yardımcı olmuştur.

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924):

  • Halifeliğin kaldırılmasının nedenleri, Halife Abdülmecit’in TBMM’nin belirlediği kurallara uymaması, laiklik ilkesine aykırı olması, cumhuriyet rejimi ile çelişmesi ve cumhuriyet karşıtı kişiler için bir sığınak haline gelmesi gibi faktörleri içerir.
  • Halifeliğin kaldırılması, dini bir makamın, Türkiye’nin laik cumhuriyeti ile bağdaşmadığını açıkça belirtmiştir.
  • Bu değişikliklerin ardından, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi yeni kurumlar oluşturuldu ve dini işler, devlet işlerinden ayrıldı.
  • Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yetkilerinin ayrılması, askeri yetkinin siyasi yetkiden ayrılmasını simgeliyor ve bu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasetten bağımsızlığını vurguluyordu.
  • Halifeliğin kaldırılması, Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılmasını ve ülkede yeni bir yönetim yapısının kurulmasını sağladı.
  • Halifeliğin kaldırılması, Türkiye’nin iç ve dış politikalarında önemli değişikliklere yol açtı ve ümmetçilikten milliyetçiliğe geçişte bir dönüm noktasıydı.

3.3.5. Anayasa Hareketleri

1. 1921 Anayasası – Teşkilat-ı Esasiye Kanunu (20 Ocak 1921):

  • Teşkilat-ı Esasiye, devletin temel yapısını belirleyen belgedir.
  • Yasama, yürütme ve yargı yetkileri Meclis’e aittir.
  • Egemenlik millete aittir.
  • TBMM, savaş ve barışa karar verme yetkisine sahiptir.
  • Şer’i hükümlerin yürürlüğü Meclis tarafından sağlanır.
  • Meclis Başkanı, icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.

1921 Anayasasının Özellikleri:

  • Milli egemenlik ve meclis hükümeti ilkesini benimser.
  • Temel hak ve özgürlüklere yer vermez.
  • Olağanüstü durumlar için hazırlanmış bir belgedir.
  • 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilmesi ile bu anayasa yerini Cumhuriyet Anayasası’na bırakır.

2. 1924 Anayasası (20 Nisan 1924):

  • Egemenlik millete aittir.
  • Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini İslam’dır.
  • Yasama, yürütme ve yargı yetkileri Meclis’e aittir.
  • Kişi hürriyeti, başkasının hürriyetinin başladığı yerde sona erer.
  • Vekiller 4 yılda bir seçilir.
  • Seçme yaşı 22, seçilme yaşı 30’dur.
  • Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir, tekrar seçilebilir.
  • Seçme ve seçilme hakkı sadece erkeklere aittir.

1924 Anayasasının Özellikleri:

  • Cumhuriyetin kurumsal temellerini atmıştır.
  • İslam dininin devlet işlerine karıştığı bir dönemde, din ile devlet işlerini ayrıştırmış ve laikliği kabul etmiştir.
  • Kadınların seçme ve seçilme hakkını tanımamıştır, ancak 1934’te bu hakkı tanıyacak değişiklik yapılmıştır.
  • 1952 yılında yapılan değişiklik ile İslam’ın devlet dini olduğu ifadesi yeniden anayasaya eklenmiştir.

Bu anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonraki en uzun süreyle yürürlükte kalan anayasadır ve birçok değişikliğe uğramıştır. Özellikle 1937’de Atatürk ilke ve inkılâpları anayasa metnine eklenmiş ve anayasa, bu ilkeleri koruma ve sürdürme amacını taşımıştır.

3.4. HUKUK ALANINDAKİ YENİLİKLER

3.4.1. Çağdaş Hukuk Sistemine Geçilmesi

Tarih boyunca devletler, siyasi, sosyal ve ekonomik yapılarını güçlü bir hukuk sistemine dayandırmışlardır. Güçlü bir hukuk sistemine sahip olan milletler, güçlü, huzurlu, güvenli ve istikrarlı bir gelecek inşa etmişlerdir. Bu nedenle yeni Türkiye Cumhuriyeti, dünya milletleri arasında saygın bir konum edinmek ve çağdaş bir hukuk sistemi kurmak amacıyla önemli değişiklikler gerçekleştirmiştir.

Hukuk, hakları ve kişilerin birbirleriyle ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen yazılı kurallardır. Osmanlı Devleti’nde ise çoklu bir hukuk sistemi bulunmaktaydı. Bu sistemde farklı mahkemeler farklı hukuk kurallarını uyguluyordu. Bu çok hukuklu sistem, bir dizi soruna yol açmıştır.

Osmanlı Devleti’nde bulunan mahkemeler arasında:

  1. Şer’î mahkemeler: İslam hukukunu uygularlar.
  2. Azınlık mahkemeleri: Gayrimüslim toplulukların hukukunu uygularlar.
  3. Kapitülasyon mahkemeleri: Yabancı devletlerin vatandaşlarının işlediği suçları yargılama yetkisine sahiptirler.

Çok hukuklu sistem, karmaşaya yol açmış, adaleti ve hukuku zedelemiştir. Ayrıca, milli egemenlik ve eşitlik ilkesine aykırıdır.

Türk milletinin ihtiyaçları ve çağın gereksinimleri dikkate alınarak, hukuk alanında önemli reformlar yapılmıştır. Türk Hukuk Sistemi, Avrupa devletlerinin hukuk kuralları temel alınarak yeniden düzenlenmiştir. Bu sayede Türkiye, çağdaş hukuk normlarına uygun bir sistem inşa etmiş ve uluslararası düzeyde saygın bir hukuk sistemi oluşturmuştur. Bu değişiklikler, Türk milletinin bağımsızlığını ve egemenliğini pekiştirmiş, hukukun üstünlüğünü benimsemiş ve çağdaş bir hukuk düzeni oluşturmuştur.

3.4.2. Türk Medeni Kanunu

Medeni Kanun

Sebepleri:

  • Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan Mecelle’nin halkın medeni hukuka dair ihtiyaçlarını tam karşılayamaması.
  • Mecelle’nin sadece Hanefi mezhebini ölçü alması.
  • Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısına Osmanlı zamanından kalan hukukun uymaması.
  • Hazırlayanlar, Mecelle’nin değişen şartlara göre değişebileceğini belirtmişse de, değişen şartlara göre değiştirilmemesi.

İsviçre Medeni Kanunu’nun Türk Medeni Kanunu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:

  • Mevcut kanunların en yenisi olması.
  • Demokratik olması.
  • Akılcı ve pratik olması.
  • Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.

Medeni Kanun’un Getirdiği Yenilikler:

  • Hukuk birliği ve düzeni sağlandı.
  • Vatandaşlar arasında hak ve ödevler bakımından eşitlik sağlandı.
  • Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
  • Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği sağlandı.
  • Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
  • Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
  • Boşanma hakkı kadına da erildi.
  • Boşanma durumunda kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı.
  • Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma hakkı ellerinden alındı.
  • Hukuk düzeni laikleşti.
  • Modern Türk ailesi oluştu.
  • Aile hayatında eşitlik sağlandı.
  • Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
  • Lozan Antlaşması’nın 48. maddesine göre azınlıklar kendi medeni meselelerini kendi mahkemelerinde halledecekti. Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların bu hakkı kaldırıldı.
  • Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak bitti.
  • Millet bilincinin oluşması için önemli bir adım atıldı.
  • Kadın ve erkek için tek eşle evlilik benimsendi.
  • Evlenme devlet kontrolüne alındı.

Açıklamalar:

  • Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
  • Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
  • Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de tamamlandı.
  • 1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
  • 1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu dönemdir.

3.5. EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN İNKILAPLAR

3.5.1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu

  • Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
  • Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
  • Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter kazandı.
  • Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri durduruldu.
  • Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
  • Medreseler kapatıldı.
  • İlköğretim zorunlu ve parasız hale getirildi.
  • Eğitimde eşitlik sağlandı.

3.5.2. Harf İnkılabı

Sebepleri:

  • Arap harflerinin okuma ve yazmayı zorlaştırması.
  • Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılması istenmesi.
  • Halkı çağdaşlaştırmak.
  • Türkçeyi yeniden canlandırmak.
  • Okuma yazma oranını artırmak.

Açıklamalar:

  • 1928 yılında Millet Mektepleri açılarak eğitim seferberliği başlatıldı. Mustafa Kemal bu mekteplerde 24 Kasım 1928’de ders verdiği için kendisine “başöğretmen” denildi.
  • 1933 yılında Darülfünûn’un yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.

3.5.3. Tarih Alanındaki Çalışmalar

Türk Tarih Kurumu’nun Açılması (15 Nisan 1931)

Türk Tarih Kurumu’nun Amaçları:

  • Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek tertipleri tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
  • Türklerin üstün medeni kabiliyetini ve dünya medeniyetine yaptığı hizmetleri gözler önüne sermek.
  • Türk milletine atılan iftiraları cevaplandırmak.
  • Türk Tarihinin derinliklerini araştırmak.
  • Millî bilinç ve kültürü geliştirmek.

Türk Tarih Kurumu’nun Görevleri:

  • Türk tarihini araştırmak.
  • Elde edilen sonuçları yayınlamak.
  • Bilimsel toplantılar düzenlemek.
  • Bilimsel çalışmaları desteklemek.

Türk Tarih Kurumu’nun Çalışmaları:

  • Arkeoloji ve antropoloji çalışmaları desteklendi.
  • Bilimsel eserler yayınlandı.
  • 1932 yılında toplanan I. Türk Tarih Kongresi’nde Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
  • 1937 yılında toplanan II. Türk Tarih Kongresi’nde bu konu hakkında yerli ve yabancı tezler üzerinde tartışıldı.

3.5.4. Dil Alanındaki Çalışmalar

Türk Dil Kurumu’nun Amaçları:

  • Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini meydana çıkarmak.
  • Türkçeyi dünya dilleri arasında saygınlığa eriştirmek.
  • Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
  • Dil çalışmalarını planlı hale getirmek.
  • Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları gidermek.

Türk Dil Kurumu’nun Çalışmaları:

  • 1932, 1934 ve 1936 yıllarında üç kurultay düzenlendi.
  • Dil politikası belirlendi.
  • Bilimsel yayınlar yapıldı.

3.5.5. Üniversite Reformu

3.5.6. Güzel Sanatlar ve Spor

Atatürk ve Sanat:

  • Atatürk, sanata önem verdi.
  • 1927 yılında Resim ve Heykel Müzesi açıldı.
  • 1933 yılınde İnkılap Sergisi açıldı.
  • Osmanlı’dan kalan Sanayiinefise Mektebi, Güzel Sanatlar Akademisi adını aldı.
  • Birçok genç sanatçı, Avrupa’ya gönderildi.

Müzisyenler:

  • Cemal Reşit Rey
  • Ulvi Cemal Erkin
  • Ahmet Adnan Saygun

Ressamlar:

  • İbrahim Çallı
  • Namık İsmail

Atatürk ve Spor:

  • Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren bedenen ve ruhen sağlıklı bir gençliğin yetiştirilmesi amaçlandı.
  • Beden Eğitimi, spor ve jimnastik konularında Selim Sırrı Tarcan’ın çalışmaları desteklendi.

3.6. TOPLUMSAL ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

3.6.1. Şapka İnkılabı ve Kıyafette Yapılan Düzenlemeler

  • Atatürk, Türk toplumunda büyük değişimler gerçekleştirdi.
  • Bu değişikliklerin amacı, Türk toplumunu çağdaşlaştırmak ve millileştirmekti.
  • Toplumsal alanda yapılan değişiklikler şunlardır:

Şapka Kanunu (25 Kasım 1925)

Sebepleri:

  • Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak: Geleneksel fez yerine çağdaş bir görünümün simgesi olan şapkanın benimsenmesi hedeflendi.
  • Ayrılık ifade eden giysilerin giyimini durdurmak: Farklı grupları temsil eden giysilerin kullanımı yerine tek tip bir kıyafetin benimsenmesi amaçlandı.
  • Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak: Şapka giyme zorunluluğu tüm toplumu modern bir görünüme kavuşturarak birliği pekiştirmeyi amaçladı.

Açıklamalar:

  • Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatıldı: Bu, şapkanın benimsenmesini yaygınlaştırmak için örnek bir şehir olarak seçilmiştir.
  • Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı: Geleneksel fes giymek yerine şapka giymenin nedenleri arasında fes giyimi ile geri kalmışlık arasında bir ilişki kurulmamıştır.
  • Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmadı; bu durum doğal haline bırakıldı: Atatürk, kadınların giyimlerini modernleştirmeleri konusunda kendiliğinden adım atmalarını teşvik etti.
  • 3 Aralık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri yasaklandı (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Hahambaşı bu kuralın dışında tutuldu): Bu, din ve devlet işlerinin ayrılmasını ve dini liderlerin çağdaş kıyafetleri benimsemesini sağlamayı amaçladı.


3.6.2. Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması

Sebepleri:

Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak: Türkiye’nin uluslararası toplumla entegrasyonunu artırmak için Avrupa standartlarına uyum sağlama amacı güdüldü.

Notlar:

  • Hicrî ve Rumî takvimlerin yerine Miladi takvim kabul edildi: Bu, uluslararası tarihle uyum sağlama çabasının bir parçasıydı.
  • Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü kabul edildi: Saat ölçülerinin dünya genelinde standardize edilmesi amaçlandı.
  • 1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi: Rakamların yazılış biçiminde standartlaşma sağlandı.
  • 1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri kabul edildi: Ticaret ve endüstri alanında uluslararası uyum hedeflendi.
  • 1935’de haftalık tatil Cuma’dan Pazar’a alındı: Bu, iş ve ticaretin Avrupa ile daha uyumlu hale getirilmesi için yapıldı.

3.6.4. Soyadı Kanunun Kabulü

Sebepleri:

  • Osmanlı’da soyadının kullanılmaması karışıklıklara sebep oluyordu: Soyadlarının kullanılması kişileri tanımlamada daha kesin ve net bir yol sunar.
  • Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak birliği güçlendirmek: Kişilerin soyadları üzerinden birbirlerine saygı göstermeleri ve birliği güçlendirmeleri amaçlandı.
  • Eşitlik ilkesini güçlendirmek: Soyadı, herkesin eşit olduğunu ve aynı kurallara tabi olduğunu simgeleyen bir unsur olarak kabul edildi.

Açıklamalar:

  • Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı: Unvanların kullanımının eşitsizliği simgelediği düşünüldü.
  • Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı: Yabancı ülkelerden gelen madalyaların taşınmasının Osmanlı’ya bağlılığı simgelediği düşünüldü.
  • Meclis, 24 Kasım 1934’te Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi: Bu, Atatürk’ün soyadının kabul edildiği tarih olarak tarihe geçti.

3.7. EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER

3.7.1. İzmir İktisat Kongresi

Kongrenin Toplanma Sebepleri:

İzmir İktisat Kongresi, milli ekonominin amaçlarını ve bu amaçlara ulaşmak için izlenecek yöntemleri belirlemek amacıyla toplanmıştır. Kongrenin ana sebepleri şunlardır:

  • Milli ekonominin hedeflerini belirlemek: Türkiye’nin ekonomik hedeflerini ve önceliklerini saptamak.
  • Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek: Yabancı etkilerden bağımsız bir ekonomi oluşturmanın yollarını tartışmak.
  • Milli ekonominin temellerini atmak: Milli ekonominin altyapısını oluşturacak kararları almak.

Kongrede Alınan Bazı Kararlar:

İzmir İktisat Kongresi’nde alınan önemli kararlar şunlardır:

  • Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak: Şirketlerin kuruluş süreçlerini basitleştirmek ve şirketleşmeyi teşvik etmek.
  • Milli bankalar kurmak: Türkiye’nin kendi finansal kurumlarını oluşturarak ekonomik bağımsızlığını artırmak.
  • Demir yolları inşaatının hükümetçe bir programa bağlanması: Ulaşım altyapısını geliştirmek ve demiryollarının planlı bir şekilde inşa edilmesini sağlamak.
  • Sanayiyi teşvik etmek: Milli sanayinin gelişimini desteklemek, ülkenin endüstriyel kapasitesini artırmak.
  • Yerli malının kullanımına önem vermek: Milli üretimin desteklenmesi ve yerli malının tüketilmesini teşvik etmek.
  • Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak: Ülkenin teknik ve mühendislik yeteneklerini geliştirmek için eğitim kurumlarını kurmak.
  • Sanayi mallarının gümrük vergileri ile korunması: Yabancı rekabeti sınırlamak ve yerli sanayiyi korumak için gümrük vergilerinin kullanılması.
  • Ulaşım sorunlarının çözülmesi: Altyapının geliştirilerek ulaşımın kolaylaştırılması ve ticaretin artırılması.
  • Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek: Temel tüketim mallarının yerli üretimini artırmak.
  • Yabancı kurumları millileştirmek: Yabancı etkileri azaltmak ve ülkenin ekonomisini yerlileştirmek.

Açıklamalar:

  • İzmir İktisat Kongresi, milli ekonominin temellerini atmada önemli bir adım olarak kabul edilir.
  • Türk parasını yabancı sermayenin etkilerinden koruyan Merkez Bankası’nın 1930’da kuruluşu, ekonomik bağımsızlığı artırmada kritik bir gelişmedir.
  • İzmir İktisat Kongresi’nde Misak-ı İktisadi kabul edildi, bu da milli ekonominin ana ilkelerini ve hedeflerini belirlemiştir.

Sanayi ve Ticaret Alanındaki Gelişmeler:

Ticari Hayatın Düzenlenmesi

  • Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı, Türkiye’nin bağımsızlığı ekonomik alanda da güçlendi.
  • Ticareti koruyan yasalar ve düzenlemeler getirildi.
  • 1924 yılında İş Bankası kuruldu, ülkenin ekonomik yapısının güçlendirilmesine katkıda bulundu.
  • 1926 yılında kabotaj hakkı ile ilgili olarak çıkarılan yasa ile Türk denizlerinde taşımacılık ve ticaret Türk gemicilerine verildi, denizcilik sektörünün yerelleşmesi sağlandı.

Sanayi ve Madencilik

  • Kapitülasyonların kaldırılması, milli sanayinin korunmasına ve geliştirilmesine olanak tanıdı.
  • Devlet tarafından büyük endüstriyel yatırımlar gerçekleştirildi.
  • Özel sektör teşvik edildi.
  • 1925 yılında Sanayi ve Maden Bankası kurularak sanayinin finansmanı desteklendi.
  • 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanunu yürürlüğe girdi, planlı ekonomi uygulamaları ile büyük fabrikaların kuruluşu teşvik edildi.
  • 1933 yılında Sümer Bank kuruldu.
  • 1935 yılında Etibank ve MTA (Madencilik Tetkik ve Arama) kuruldu.
  • Birçok şehirde önemli fabrikalar açıldı, örneğin Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa’da dokuma fabrikaları; İzmit’te selüloz ve kağıt üretimine yönelik fabrikalar; Beykoz’da deri ve kundura fabrikası; Paşabahçe’de cam fabrikası; Karabük’te demir-çelik fabrikaları gibi.

Tarım Alanındaki Gelişmeler:

Tarımın Geliştirilmesi İçin Alınan Önlemler

  • 1925 yılında aşar (vergi) kaldırıldı, bu önemli bir adım olup bütçede açığa yol açtı ancak tarımın önemini gösterdi.
  • Ziraat Bankası kurularak tarımın finansmanı sağlandı.
  • 1929 yılında kooperatiflerin kurulmasına destek verildi.
  • Yüksek Ziraat Enstitüsü kurularak tarım eğitimi ve araştırmaları desteklendi.
  • Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri kurularak modern tarım uygulamalarına geçildi.
  • Toprak reformu için 1926 yılından itibaren çalışmalara başlandı, toprak dağılımında adalet sağlandı.

Ulaştırma Alanındaki Gelişmeler:

  • 1927 yılında Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü kurularak demiryolu ulaşımı yönetilir hale geldi.
  • 1933 yılında Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu, hava ulaşımı teşvik edildi.
  • 1923 yılında Türkiye Seyrüsefâin İdaresi kuruldu, denizcilik sektörü geliştirildi.

Sağlık Alanındaki Gelişmeler:

Nüfus Politikası

  • Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte toprak ve nüfus kayıpları yaşandı.
  • Cumhuriyet’in ilk yıllarında nüfusun büyük bir kısmı kırsal alanda yaşamaktaydı, bununla birlikte nüfusun genç olması ülkenin kalkınabilmesi için fırsatlar sunuyordu.
  • Nüfus artışını teşvik etmek amacıyla bir dizi önlem alındı.
    Atatürk Dönemi’nde Nüfusu Artırmak İçin Alınan Tedbirler
  • 1929 yılında fazla çocuklu ailelere yol vergisi muafiyeti getirildi.
  • 1930 yılında doğumevleri kurularak, fakir ailelere ücretsiz ilaç dağıtıldı.
  • 1931 yılında altı ve daha çok çocuklu ailelere vergi muafiyeti getirildi.
  • 1932 yılında nüfus komisyonu kuruldu.
  • 1934 yılında Türkiye’ye yönelik göçleri teşvik etmek amacıyla gümrük muafiyeti getirildi.
  • 1936 yılında çok çocuklu ailelere hazineden toprak verildi.
  • 1936 yılında doğum kontrolünü sağlayan ilaçlar ve araçlar yasaklandı.

Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar

  • 1920 yılında Sağlık Bakanlığı kuruldu.
  • 1924 yılında sağlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırıldı.
  • Çeşitli şehirlerde örnek hastaneler inşa edildi.
  • 1930 yılında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu çıkarılarak, bulaşıcı hastalıklarla mücadele edildi.

3.8. ATATÜRK İLKE VE İNKILAPLARININ ÖNEMİ

  • Türkiye’yi dünya standartlarında zengin ve medeni bir ülke haline getirmek amacıyla çalışmak.
  • Ulusal kültürümüzü çağdaş medeniyetin ötesine taşıyarak, milli kimliğimizi güçlendirmek.
  • Daha verimli ve büyük projeleri kısa sürede tamamlamak için çaba sarf etmek.
  • Milletimizin yüksek ahlaki değerlerini, çalışkanlık, zeka, bilime olan bağlılık, sanata duyulan sevgi ve milli birlik duygusunu sürekli olarak destekleyerek geliştirmek.
  • Ülkenin ilerlemesine katkı sağlayacak bürokratlar, memurlar, bilim insanları ve eserler yetiştirmek ve bu şekilde ülkeyi geliştirmek.
  • Geleceğin liderleri olacak gençlerin yetiştirilmesi ve onlara değerli bir miras bırakılması, devletin sorumluluklarındandır.
  • Fırsatları en iyi şekilde değerlendirmek ve özveriyle çalışmak, gençlerin görevidir.
  • Türk gençliği, vatanın birliği, bağımsızlığı ve milli kimliğine yönelen tehditlere karşı koymayı öğrenmelidir.
  • Tarihimizden aldığımız şanlı geçmişimizle gurur duyarak, geleceğe umutla bakmalıyız.
  • Her insanın yetenekleri farklıdır, ancak her birey kendi kapasitesini en üst düzeye çıkardığında, hem kendi mutluluğuna katkıda bulunur hem de toplumun gelişimine hizmet eder.
  • Dünya genelinde etkili olmak için, yetişmiş insan gücü çok önemlidir. Her bireyin kişisel gelişimi, toplumun genel gelişimine katkıda bulunur.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(