10. Sınıf Tarih Konuları

Osmanlı Devlet İdaresi



OSMANLI DEVLET İDARESİ


OSMANLI DEVLET İDARESİNİ OLUŞTURAN UNSURLAR
Seyfiye (Askerî Bürokrasi)
Kalemiye (Sivil Bürokrasi)
İlmiye (Din, Eğitim ve Hukuk Bürokrasisi)
OSMANLI EĞİTİM KURUMLARI
TÜRK DÜNYASINDA YETİŞMİŞ BAZI BİLİM İNSANLARI
AKŞEMSEDDİN (1390-1459)
ULUĞ BEY (1394-1449)
ALİ KUŞÇU (1403-1474) 

OSMANLI DEVLET İDARESİNİ OLUŞTURAN UNSURLAR

Osmanlı Devleti’nin idaresi, üç ana unsurdan oluşuyordu:

  1. Seyfiye (Askerî Bürokrasi):
    Seyfiye, askerî sınıfı temsil eder ve kılıç sahibi anlamına gelir. Divan-ı Hümayun’da temsilcileri vezir-i âzam, vezirler, kaptan-ı derya (donanma amiri) ve yeniçeri ağasıydı. Taşrada ise beylerbeyleri ve sancak beyleri bu sınıfın temsilcileriydi. Seyfiye sınıfı, devletin iç ve dış güvenliğini sağlama ve ordunun yönetimiyle ilgilenirdi.
  2. Kalemiye (Sivil Bürokrasi):
    Kalemiye, sivil bürokrasi sınıfını oluştururdu. Devletin idari ve mali işlerine bakarlardı. Divan’da temsilcileri Anadolu ve Rumeli defterdarları ile nişancıydı. Ayrıca Divan’daki yazışmalar ve idari işlemlerin yürütülmesinden sorumlu memurlar da kalemiye sınıfına dâhildi.
  3. İlmiye (Din, Eğitim ve Hukuk Bürokrasisi):
    İlmiye, ilimle uğraşan sınıfı ifade eder. Medreselerde iyi bir eğitim alarak devletin idari birimlerinde görevlendirilirlerdi. Divan’da temsilcileri kazasker, taşrada ise kadılardı. İlmiye sınıfı, dini işlerin yanı sıra adalet ve eğitimle ilgili konularda görev yapardı. Şeyhülislam, ilmiye sınıfının başı olarak önemli bir yetkiye sahipti ve Divan’da alınan kararların İslam hukukuna uygunluğunu belirlemek için fetva verirdi.

Bu üç sınıfın bir arada çalışması ve birbirini tamamlaması sayesinde Osmanlı Devleti güçlü bir merkezî otoriteye sahip olmuş ve uzun süre varlığını sürdürebilmiştir. Bu idari yapı, Osmanlı İmparatorluğu’nun farklı bölgelerinde etkili bir yönetim sağlamış ve çeşitli kültürel, dini ve etnik grupları barış içinde bir arada tutmayı başarmıştır.

KADILAR

Osmanlı taşra teşkilatında kaza, sancak ve eyalet gibi yönetim birimlerinde kadılar görev alırdı. Kadılar, idari, ilmi ve adli konularda geniş yetkilere sahipti. Bir yargıç olarak, devletin şer’i ve örfi kanunlarını uygular ve merkezden gelen emirleri yerine getirirlerdi. Kadılar, davalara bakarak adalet dağıtırlardı. Aynı zamanda evlenme, boşanma, vakıf kurma, kiralama, vekâlet verme, alım-satım gibi işlemlerin karara bağlanmasından sorumluydular.

Kadıların verdiği kararlar şeriye defterlerine kaydedilirdi. Aynı zamanda bulundukları kazada belediye hizmetlerini de yerine getirirlerdi. Kazada merkezi otoritenin devamı ve asayişin sağlanmasından sorumlu subaşı ve asesbaşı gibi zabıta kuvvetlerinin başındaki görevliler de kadıya bağlıydı. Kazalara bağlı nahiyelerde ise tüm bu görevler kadının atadığı naip tarafından yerine getirilirdi.

OSMANLI EĞİTİM KURUMLARI

Osmanlı Devleti’nde eğitim ve öğretim en temelde medreselerde gerçekleştirilirdi. Medreselerde ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyinde eğitim verilirdi. Medreselerde sadece dini bilimler değil, aynı zamanda tıp, matematik, fizik, kimya, tarih, coğrafya gibi çeşitli bilimler de öğretilirdi. Medrese eğitimi alanlar, Osmanlı ilmiye sınıfına katılarak önemli mevkilere yükselme şansına sahipti.

İlk Osmanlı medresesi Orhan Bey döneminde İznik’te açıldı. Orhan Gazi Medresesi olarak bilinen bu medresenin müderrisliğine, o dönemin ünlü alimlerinden Mevlânâ Davud el-Kayserî atanmıştı. Medreseler ve alimlerin yanı sıra, tekke ve zaviyelerde yetişen arifler de Osmanlı eğitim sisteminin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır.

Tekkelerde yetişen arifler, tasavvufta ilerleyerek halka dinî ve ilmi konularda eğitim verirlerdi. Bu yolla, dini eğitimin yaygınlaşması ve toplumdaki bilgi birikiminin artması amaçlanmıştı. Osmanlı Devleti’nde eğitim sistemi, dinî ve bilimsel alanlarda yetkin bireyler yetiştirilmesini ve yönetimde liyakatlı insanların görev almasını sağlamıştır.

TÜRK DÜNYASINDA YETİŞMİŞ BAZI BİLİM İNSANLARI

AKŞEMSEDDİN (1390-1459)

Hacı Bayram Veli’nin müritlerinden olan Akşemseddin aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’in de lalasıydı. İstanbul’un fethinden sonra kiliseden camiye dönüştürülen Ayasofya’da ilk cuma namazını kıldırdı. Akşemseddin, Amasya ve Osmancık medreselerinde tıp, eczacılık ve tasavvuf alanında çalışmalar yaptı. “Maddetü’l-Hayat” adlı eserinde ilk defa bazı hastalıkların, tohum adını verdiği mikroplardan kaynaklandığını öne sürdü. Yine Akşemseddin aynı eserinde, Pasteur (Pastör)’den çok daha önce bazı hastalıkların kalıtım yoluyla geçtiğini söyledi. Akşemseddin, bedensel hastalıkların yanında, ruh hastalıklarının da tedavisiyle uğraştı ve başarılı sonuçlar elde etti.

ULUĞ BEY (1394-1449)

Timur’un torunu ve Timur Devleti’nin dördüncü hükümdarı olan Uluğ Bey, aynı zamanda matematik ve astronomi alanında yaptığı çalışmalarla Türk-İslam dünyasında nam kazandı. Uluğ Bey, hükümdarlığı döneminde Semerkant’ta medrese ve rasathane inşa ettirdi. Uluğ Bey’in inşa ettirdiği Semerkant Rasathanesi’nde önemli astronomi çalışmaları yapıldı. Rasathanede kullanılan önemli gözlem araçlarından biri Güneş’in meridyen geçişlerinin ölçüldüğü “meridyen kadranı”ydı.

ALİ KUŞÇU (1403-1474)

Ali Kuşçu, ilk öğrenimini Semerkant’ta yaptıktan sonra Bursalı Kadızade Rumî ve Uluğ Bey’den matematik ve astronomi dersleri aldı. Uluğ Bey’e sunduğu “Ay’ın Toprak Şekillerine Dair Risaleler” adlı eser büyük ilgi gördü. Semerkant Rasathanesinde müdürlük yaptı ancak Uluğ Bey’in suikast sonucu öldürülmesi üzerine Tebriz’e gitti ve Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’ın hizmetine girdi. Fatih Sultan Mehmet’in daveti üzerine İstanbul’a yerleşti ve Ayasofya Medresesi müdürlüğüne getirildi. Türkiye’deki ilk astronomi hocası olarak bilinen Ali Kuşçu, Türk-İslam dünyasında matematik ve astronomi alanında önemli katkılar sağlamıştır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(