9. Sınıf Tarih Konuları

İnsan ve Göç

 

Göç Nedir?

Göç; insanların yaşadıkları yeri bazı siyasal, sosyal ya da ekonomik nedenlerden ötürü devamlı olarak veya uzun aralıklarla değiştirmesi durumudur. Göç, insanlık tarihinin varlığından bu yana gerçekleşen nüfus hareketi olarak kabul edilir. Göçler, insanların kalış sürelerine göre çeşitlere ayrılır ve temel olarak sürekli kalıcı göç ve geçici göç olarak ikiye ayrılır. Sürekli göç halinde olan insanlar, yerleşim yerlerini değiştirip yeni bir yere yerleşirler ve eski ikamet yerlerine geri dönmezler. Ancak geçici göçlerde ise geri dönüş olasılığı vardır.

İnsanlar Neden Göç Eder? Göçün Nedenleri Nelerdir?

İnsanların göç etmelerinin farklı önemli sebepleri vardır ve bu nedenler başlıca dört alt başlık altında toplanır:

Doğal Faktörler: Doğal faktörler genellikle doğal afetler, yerleşkenin kaynak durumu ve çevresel etmenlerle ilişkilendirilir. Bu faktörler arasında yağış miktarı, su kaynakları, erozyon, iklim koşulları, deprem gibi etkenler bulunmaktadır. Ayrıca, salgın hastalıklar ve iklim değişiklikleri de doğal faktörlerin bir parçasıdır.

Ekonomik Faktörler: Ekonomik faktörler arasında iş olanakları, gelir düzeyleri ve işsizlik durumu bulunur. Bir yerleşim yerinde işsizlik yüksekse ve gelir kaynakları sınırlıysa, bu yerleşim yerinden göç olabilir. Göç alan yerler genellikle ekonomik olarak daha gelişmiş, iş imkanlarının fazla olduğu ve sosyal ekonomik açıdan güçlü bölgelerdir. Ayrıca, daha iyi maaş veya iş fırsatları için daha nitelikli kişilerin belirli bir yere gitmeleri durumuna “beyin göçü” denir.

Siyasal Faktörler

Siyasi faktörler, istikrarlı bir demokratik yönetim ve özgürlüklerin sağlanması gibi olumlu yönleriyle dikkat çeker. Ancak aynı zamanda göç etmeye neden olan itici faktörler de vardır. Bu itici faktörler arasında savaşlar, iç karışıklıklar, nüfus mübadeleleri, sınır dışı edilmeler, yeni devletlerin veya yerleşim yerlerinin keşfedilmesi, dini ve etnik baskılar gibi nedenler bulunmaktadır. Özetle, siyasi faktörler, insanların faaliyetlerine ve insanlar arasındaki ilişkilere dayalıdır.

Sosyal Faktörler

Turizm, dini ibadetleri yerine getirme, gelişmiş sosyal faktörler ve benzeri nedenlerle gerçekleşen bir göç türüdür. Genellikle geçici göç şeklinde olur çünkü turistik geziler gibi durumlarda gerçekleşir.

İnsanlık Tarihinin Aşamaları

İnsanlık, tarih boyunca farklı ekonomik aşamalardan geçmiştir. Bu aşamalar şunlarla sıralanabilir: avcılık-toplayıcılık, çobanlık, tarım ve uygarlık.

Avcılık-Toplayıcılık

Avcılık ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan topluluklardır. Tarım devrimi öncesinde tüm toplumların yaşam biçimi avcılık-toplayıcılıktı. Bu topluluklarda, avcılık genellikle erkekler tarafından yapılırken, bitki toplama işi daha çok kadınlar tarafından gerçekleştirilirdi. Geçmişte göçebe oldukları düşünülen avcı-toplayıcı toplulukların, 2012 yılında gerçekleştirilen kazı çalışmaları sayesinde yerleşim alanları kurduğu bulunmuştur.

Çobanlık

Anadolu’da yaklaşık 6.000 yıl önce başladığı düşünülen çobanlık, avcılık ve toplayıcılıktan hemen sonra gerçekleştirilen ekonomik bir faaliyettir. Basitçe, hayvan topluluklarının evcilleştirilmesi ve güdülmesi olarak tanımlanabilir.

Çiftçilik

Tarım, toprak ve tohum kullanılarak bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilerek insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan bir faaliyettir. Tarımın tam olarak ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaklaşık on bin yıl önceye dayandığı düşünülmektedir. Tarım, insanların yerleşik hayata geçişlerinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Bu geçişin nedeni, ekinlerin bakımının ve hasadının yapılabilmesi için insanların ekinlere sürekli olarak bakması gerekliliğiydi. Bu, insanların tarım toplumlarını oluşturmalarına yol açtı.

Göçebelik (Konar-Göçerlik) Nedir?

Göçebelik, bir topluluğun, soy ve yaşamlarını sürdürmek amacıyla belirli aralıklarla yer değiştirme alışkanlığına verilen isimdir. Bu yaşam tarzı genellikle oba, boy, beylik, veya aşiret gibi kan bağına dayalı toplulukların benimsediği bir yaşam biçimidir. Göçebelik, iklim koşullarına ya da coğrafi şartlara bağlı olarak da değişebilir. Hayvancılığa dayalı geçim kaynaklarına sahip topluluklar için sıklıkla mevsimsel olarak yer değiştirme gerekliliği doğabilir. Tarımın yaygın olmadığı dönemlerde, hayvancılığın ön planda olduğu yaşam tarzları genellikle konar-göçerlik olarak adlandırılırdı.

 

Göçebeler ve Yerleşikler

Tarihin en eski dönemlerinden itibaren, insanlar besin ihtiyaçlarını karşılamak için toprağı kullanmaya başladıklarında, göçebeler ve yerleşik toplumlar arasında bir ayrım ortaya çıktı. Bu farklı yaşam tarzları, bu iki grup arasında ayrılık ve bazen küçümseme hissine yol açtı. Çiftçiler için önemli olan şey, küçük bir kasaba, dumanı tüten bir ev, tohumun toprakla buluştuğu anın izi ve verilen tohumların çoğalmasıydı. Göçebeler için ise geniş vadiler, özgürlük ve hayatta kalmalarını sağlayan sürüler önem taşıyordu. Göçebeler, yerleşik çiftçilerin yaşadığı kasabaları yağmalamak yerine, neden bilinmeyen bir şekilde onları koruma ve gözetme eğilimindeydiler. Genellikle uzak topluluklara saldırmak yerine, onlardan uzakta bulunan yerleşim yerlerini tercih ederlerdi.

Konar göçer toplumlar ile yerleşik toplumlar arasında büyük farklılıklar vardı. Konar göçer toplumlar, geçimlerini hayvancılık, avcılık ve ticaret gibi faaliyetlerle sürdürdüler. Bu faaliyetler arasında en fazla önem verdikleri hayvancılıktı. Yerleşik toplumlar ise tarım, hayvancılık ve ticaret gibi farklı mesleklerle uğraştılar. Bu meslekler arasında en fazla önem verdikleri ise tarımdı. Konar göçer ve yerleşik toplumlar arasındaki ilişki genellikle iyi değildi, çünkü konar göçerler genellikle yerleşik toplumların kaynaklarından yararlanmak için zorla veya dostça bir ilişki kurarak gelirlerdi. Yerleşik toplumlar bu nedenle konar göçerlere güvenmek istemezlerdi ve onları “hırsız” olarak tanımlarlardı. Konar göçerler ise buna karşılık olarak yerleşik toplumları “tutsak” olarak adlandırırlardı.

Yerleşik Hayata Geçiş

Yerleşik hayata geçiş, tarım devriminin önemli bir sonucudur. Bu durumun arkasındaki temel neden, tarımın bulunmasıyla birlikte insanların ekinlerin bakımını sağlamak ve zarar verici etkenlerden korumak için bu ekinlerin yanında kalma ihtiyacıdır. Tarım devrimi, insanların topladıkları buğday gibi tahılları taşırken, bu tahılların bir kısmının yere düşmesi sonucu daha fazla tahılın ortaya çıkmasına yol açtı. İnsanlar, bu yerleşim alanlarında daha fazla vakit geçirmeye başladılar, çünkü etraflarındaki tahıllar daha fazla büyümeye başlamıştı. Daha sonra insanlar, tahılları daha iyi bir şekilde korumak ve verimi artırmak için toprağı işlemeye ve otları temizlemeye başladılar. Hasat zamanı geldiğinde, bu yerleşim alanlarında bir ay kadar daha fazla zaman geçirdiler.

İlk tarım faaliyetleri ve şehirleşme hareketleri bağımsız olarak gerçekleşti. Tarımsal bilgi, insanlara birden sunulmadı; farklı topluluklar farklı zamanlarda ve farklı şekillerde tarım devrimini gerçekleştirdi. Ancak bu tarım başlangıçları, tarihsel olarak birbirine oldukça yakın zamanlarda gerçekleşti. Çin’de yaklaşık 10.500 yıl önce ilk tohumların ekildiği düşünülüyor, Güneydoğu Asya’da ise tahmini 12,500 yıl öncesine kadar gitmektedir. Afrika’da en eski tarihlemeler 7.000 yıl kadar öncesine dayanıyor; Yakın Doğu’da, Bereketli Hilal, Mezopotamya ve Anadolu’da tarımın bulunması tahmini olarak 12,500-10,500 yıl kadar geriye gitmektedir. Ayrıca, Amerika yerli halklarının yerleşik hayata geçişinin sadece 4000 yıl kadar önce olduğu düşünülmektedir.

Yerleşik hayata geçen topluluklara bakıldığında, bu toplulukların mimari yapıları ve ticaretlerinin göçebe hayat yaşayan topluluklara göre daha gelişmiş olduğu gözlemlenmektedir.

İnsanlık Tarihindeki Önemli Göçler

İlk Çağ döneminde, insanlık tarihini derinden etkileyen önemli göçler yaşanmıştır. Bu göçlerden özellikle Ege üzerinden Anadolu’ya doğru olan büyük göç hareketi, siyasi, ekonomik ve kültürel değişikliklere yol açmıştır.

Ege Göçleri

Ege Göçleri, aynı zamanda “Deniz Kavim Hareketleri” olarak da bilinir. Bu göçleri gerçekleştiren topluluklar çoğunlukla Ege ve Akdeniz adalarından geldiği için, tarihçiler bu göçlere “Ege Göçleri” adını vermiştir. MÖ XIII. yüzyılın sonlarından MÖ XII. yüzyılın başlarına kadar Yunanistan’dan başlamıştır. Bu göçlerin nedenleri arasında Yunanistan’ın dağlık coğrafyası, tarım alanlarının yetersizliği, nüfus artışı ve kıtlık yer almaktadır. Ege Göçleri sonucunda Mısır Devleti, güçlü bir mücadele ile kendisini korumuş, ancak Anadolu’daki Hitit Devleti yıkılmıştır.

Amurru (Babil) Göçleri

Amurrular, MÖ III. binyılın sonlarında Arabistan’dan başlayarak Filistin ve Suriye çevresine göç etmişlerdir, daha sonra doğuya doğru göçlerini sürdürmüşlerdir. Amurrular’ın göç hareketleri, Elamlar ile birlikte Sümer Devleti’nin çöküşünde önemli bir rol oynamıştır.

Akad Göçü

Akad göçü, MÖ III. binyılda Sami kökenli Akadların yavaş ve dikkatli bir şekilde Suriye’den Fırat Nehri boyunca Sümer ülkesine doğru gerçekleştirdikleri göçlerdir. Bu göçlerin ardından Akadlar, Sümer kentlerinin kültürünü benimsemiş ve bu kültürü sonraki toplumlara aktarmışlardır.

Hurri Göçleri

Bu göçler, MÖ III. binyılın sonlarında Mezopotamya ve çevresinde büyük bir göç dalgası olarak yaşanmıştır. Kuzeyden gelen Hurriler, Doğu Anadolu, Orta Fırat Havzası ve Filistin’e kadar geniş bir bölgeye yayılmışlardır.

Frig Göçleri

Frigler, Makedonya ve Trakya’dan Boğazları kullanarak Anadolu’ya göç eden Trak boylarından biridir. Bu göçler, MÖ 1200-800 yılları arasında gerçekleşmiştir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(