11. Sınıf Sosyoloji Konuları

Sosyolojiye Giriş

 

SOSYOLOJİ 1. ÜNİTE – SOSYOLOJİYE GİRİŞ

SOSYOLOJİNİN ALANI

Sosyolojinin Tanımı ve Konusu

Sosyoloji, “socius” kelimesi Latince’de “toplum” anlamına gelirken, “logos” kelimesi Yunanca’da “bilgi” anlamına gelir. Bu iki kelimenin birleşimiyle oluşan sosyoloji, kelime anlamı olarak “toplum bilgisi” anlamına gelir. Sosyoloji genel olarak toplumu inceler. Sosyoloji, toplumsal grupları, örgütlenmeleri, kurumları, kurumlar arası ilişkileri, toplumsal yapıdaki olayları, olguları, ilişkileri, toplumsal yapıda etkili olan değişim ve gelişim süreçlerini sebep-sonuç ilişkisi içerisinde bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak inceleyen ve bilimsel sonuçlara ulaşan bir sosyal bilim dalıdır. Sosyoloji, toplumun genel yasalarını, toplumsal davranış kalıplarını belirlemeye çalışır.

Sosyoloji, toplumu kendi bütünlüğü içinde inceler.

Sosyolojinin Doğuşu

Sosyolojinin bilim olarak şekillenmesinde, 16. yüzyıldan itibaren doğa bilimlerinde ve felsefi düşüncede yaşanan gelişmeler ile 18. yüzyıldaki Sanayi Devrimi ve 1789 Fransız Devrimi’nin etkisi büyük olmuştur. Özellikle Sanayi Devrimi ve 1789 Fransız Devrimi, sosyolojinin doğuşuna etki etmiştir. Sanayi Devrimi, Avrupa’da köklü ve hızlı sosyal ve ekonomik değişimlere yol açmış; kentler ve işçi sınıfının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Fransız Devrimi ise Avrupa’nın siyasal ve toplumsal yapısında büyük yıkıcı etkilere yol açmıştır. Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan toplumsal sorunlar, Fransız Devrimi’nin tetiklediği birçok değişimle daha da artmış ve bu da toplumsal yapıyı inceleme gerekliliğini ortaya koymuştur. Ayrıca, bu dönemdeki entelektüel bilim insanlarının varlığı ve özgür düşünce ortamı, sosyolojinin doğuşunu desteklemiştir. Sosyolojinin kurucu isimleri arasında Auguste Comte, Emile Durkheim, Le Play, Karl Marx, Max Weber gibi isimler bulunur. Sosyolojinin kurucusu olarak Auguste Comte kabul edilir. Emile Durkheim, sosyolojinin konusunu ve yöntemini belirleyerek sosyolojinin kurulmasına büyük katkı sağlamıştır. İbn-i Haldun (1332–1406) Mukaddime adlı eserinde yeni bir bilim kurmayı ve bunda başarılı olmayı amaçladığını belirtir. Bu yeni bilimi “medeniyet bilimi” olarak adlandırır. Bu bilim dalının ele alacağı konu “umran”, yani toplumsal hayat ve örgütlenmedir.

Sosyolojinin Temel Özellikleri

  1. Bireysel problemlerle ilgilenmez, çünkü odak noktası sosyal olaylar ve olgulardır.
  2. Sosyal olayların ve olguların ortak noktalarından hareketle genellemelere ulaşır.
  3. Sosyal olayları çok yönlü ve çok faktörlü olarak sebep-sonuç ilişkisinde inceler.
  4. Toplumsal olayları, olguları ve toplumu bütüncül bir bakış açısıyla ele alır.
  5. Olması gerekeni değil, olanı olduğu gibi inceler.
  6. Toplumların aynı olamayacağı düşüncesiyle, bütün toplumlar için geçerli olabilecek evrensel ilkeler koymaz.
  7. En iyi toplum modelini ortaya koymaz, çünkür bulgularını araştırmalara dayandırdığı için pozitif bir bilimdir.
  8. Normatif (kural koyucu) bir bilim değildir ve değer yargılarından arınık olarak nesnel sonuçlara ulaşır.

Sosyoloji Biliminin Temel Amaçları

  1. Toplumu ve toplumsal ilişkileri nesnel ve bilimsel olarak anlamak.
  2. Toplumun nasıl değiştiğini ve tarihsel gelişim sürecindeki değişimleri yaratan etkenleri anlayıp ortaya çıkarmak.
  3. Toplumlar arası benzerlik ve farklılıkları saptayarak genellemelere ulaşmak.
  4. Toplumsal değişimlerin yönelimleri hakkında öngörülerde (tahminlerde) bulunmak.
  5. İnsanların kendi toplumlarının değişme süreci üzerinde etkili olma olanağı sağlamak.

Toplumsal Olay ve Olgu

Toplumsal Olay:

  • Toplumsal olay, toplumsal yaşamda meydana gelen bireysel olay veya değişimlerdir.
  • Başlangıcı ve bitişi belirli bir süreye sahiptir ve bir kere gerçekleşir.
  • Belirli bir zaman ve mekânda meydana gelir.
  • Farklı toplumlar ve aynı toplum içinde zaman içinde değişebilir.
  • Örneğin, Kurtuluş Savaşı veya 2013 YGS gibi olaylar toplumsal olaylara örnektir.

Toplumsal Olgu:

  • Toplumsal olgu, aynı türdeki toplumsal olayların soyut ve genel bir ifadesidir.
  • Zaman ve mekân sınırlaması yoktur; herhangi bir zaman diliminde ve mekânda var olabilir.
  • Tekil bir olayı ifade etmez, genel bir durumu ifade eder.
  • Toplumsal yapıda ortaya çıkan kalıpları ve genellemeleri temsil eder.
  • Örneğin, YGS sınavları gibi bir tür toplumsal olayın genel ifadesi toplumsal olguya örnektir.

Toplumsal Olay ve Olgunun Özellikleri

  1. Nitelik: Toplumsal olaylar somut ve özgül iken, toplumsal olgular soyut ve geneldir.
  2. Belirginlik: Toplumsal olaylar belirli bir zaman ve mekânda gerçekleşirken, toplumsal olgular zaman ve mekân sınırlaması taşımaz.
  3. Nicelik: Toplumsal olaylar sayılarla ifade edilebilirken, toplumsal olgular nicel verilerle ifade edilemez.
  4. Süreklilik: Toplumsal olaylar belirli bir süre içinde gerçekleşirken, toplumsal olgular sürekli ve genel kalıpları ifade eder.
  5. Toplumsal Yapı: Hem toplumsal olaylar hem de olgular bir toplumsal yapı içerisinde meydana gelir ve onu etkiler.

II. SOSYOLOJİNİN DİĞER BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

 

Sosyoloji – Tarih:

  • Sosyoloji, toplumsal olayların sebep-sonuç ilişkilerini incelerken tarihsel geçmişi araştırır. Olayların nedenlerini ve gelişimini anlamak için tarih biliminden yararlanır.
  • Toplumsal olaylar belirli bir zaman diliminde meydana gelir ve geçmişin izlerini taşır. Bu nedenle tarih verileri sosyoloji için önemlidir.

Sosyoloji – Psikoloji:

  • Psikoloji bireysel davranışları incelerken, sosyoloji bu davranışları toplumsal örgütlenme içinde ele alır.
  • Bireyin davranışlarını anlamadan toplumu, toplumu anlamadan bireyi anlamak mümkün değildir. Bu nedenle aralarında karşılıklı bir ilişki vardır. Bu ilişki, “sosyal psikoloji” adında yeni bir disiplinin doğmasına yol açmıştır.

Sosyoloji – Antropoloji:

  • Antropoloji, insanın kökenini, biyolojik yapısını, bedensel özelliklerini, ilkel toplulukları ve kültürlerini inceler. Sosyoloji de toplumsal yapının oluşumunu ve değişimini ele alır.
  • Sosyoloji, toplumların evrimi ile ilgilenirken antropoloji insanın evrim sürecine odaklanır. Bu nedenle iki disiplin birbirine veri sağlar.

Sosyoloji – Hukuk:

  • Hukuk, insanlar arası ilişkileri düzenleyen kuralları içerir. Sosyal ilişkilerde hukukun rolü büyüktür ve toplumun düzenini sağlamaya çalışır.
  • Sosyoloji ile hukuk arasındaki ilişki, toplumsal düzenin ve yapının nasıl şekillendiğini anlamada önemlidir.

Sosyoloji – Ekonomi:

  • Ekonomi, mal ve hizmetlerin üretim, tüketim, bölüşüm ve değişimini inceler. Ekonomik etkinlikler, toplumsal ilişkilerin önemli bir parçasını oluşturur.
  • Sosyoloji ile ekonomi arasındaki ilişki, ekonomik etkinliklerin toplumsal yapıya nasıl etki ettiğini anlamak için önemlidir.

Sosyoloji – Siyaset:

  • Siyaset, toplumun yönetimini ve devlet işleyişini ele alır. Siyasi kararlar toplumu etkiler ve yönlendirir.
  • Sosyoloji ile siyaset arasındaki ilişki, toplumsal yapının ve düzenin siyasal kararlarla nasıl etkilendiğini anlamak için önemlidir.

Sosyoloji – Coğrafya:

  • Coğrafya, doğal çevrenin ve yeryüzü şekillerinin incelendiği bilimdir. Toplumsal yaşam, coğrafi koşullardan etkilenir.
  • Sosyoloji ile coğrafya arasındaki ilişki, toplumsal yapıların coğrafi koşullardan nasıl etkilendiğini anlamada önemlidir.

III. TOPLUM

Toplumun Tanımı

Toplum, belli bir coğrafyada, belli bir otoriteye bağlı olarak ortak ve temel çıkarlarını korumak için bir araya gelmiş, bu amaçla toplumsal ilişkiler kuran ve ortak bir kültürü paylaşan insanların oluşturduğu bütünlüğe denir. Toplumlar, içinde bulundukları coğrafya, nüfus, değerler, normlar, ekonomik güç ve diğer unsurlar nedeniyle farklılık gösterir ve kendilerine özgü bir yaşam tarzı ve kültür geliştirirler. Sosyoloji bu farklılaşmaları araştırarak anlamaya çalışır.

Toplumun Özellikleri

  1. Toplumun bir coğrafi yeri vardır ve fiziksel sınırlarla çevrelenmiştir.
  2. Toplumu oluşturan bireyler, ortak duygu ve düşüncelere sahiptir ve ortak çıkarlarını korumak için birlikte hareket ederler.
  3. Toplumu oluşturan bireyler, ortak kültürel öğelere (örf, adet, gelenek, görenek, töre, dil) sahiptir.
  4. Her toplumun kendine özgü bir kültürü bulunur.
  5. Her toplum belli bir tarihe ve tarihi birikime sahiptir, yani belli bir sürekliliği vardır.

Toplumu Oluşturan Unsurlar

Bir toplum, birçok toplumsal grup, kurum, kuruluş ve değeri içeren geniş ve sürekli bir insan topluluğundan oluşur. Toplumu oluşturan temel unsurlar şunlardır:

  1. Birey: Toplumun en küçük birimi olan bireyler, toplumun temel taşıdır.
  2. Toplumsal Gruplar: En az iki kişiden oluşan, ortak özelliklere sahip ve amaçları olan insan topluluklarıdır.
  3. Toplumsal Kurumlar: Nesiller boyu devam eden, kalıcı nitelik kazanan, ortak kabul görmüş uygulama ve davranış kalıplarını ifade eder. Örneğin aile, din, eğitim, siyaset, ekonomi kurumları.
  4. Toplumsal Kuruluşlar: Kurumların somut hâlleridir. Örneğin eğitim kurumu içinde okullar ve dershaneler gibi.
  5. Toplumsal İlişkiler: Bireyler ve gruplar arasındaki etkileşimler ve ilişkiler.

Toplumsal Grup

Toplumsal gruplar, en az iki veya daha fazla kişiden oluşan, ortak özelliklere sahip, ortak amaçlar için bir araya gelmiş, toplumsal etkileşim ve ilişki içinde bulunan topluluklardır. Toplumsal grupların bazı özellikleri ve işlevleri şunlardır:

Özellikleri:

  1. En az iki kişiden oluşur.
  2. Grup üyeleri arasında birlik ve biz duygusu hâkimdir.
  3. Her grubun ortak değerleri ve amaçları vardır.
  4. Her toplumsal grubun kendine özgü yapısı ve kuralları vardır.
  5. Grup üyeleri arasında belirli bir statü ve rol dağılımı bulunur.
  6. Grupların yapısı ve nitelikleri toplumlara ve zamanlara göre değişir.
  7. Her grubun belli bir sürekliliği vardır.
  8. Her grubun üyelerinin üzerinde belli bir yaptırım gücü bulunur.

İşlevleri:

  1. Üyelerinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılar.
  2. Bireylere toplumun kültürünü kazandırır ve sosyalleşmelerine yardımcı olur.
  3. Dayanışma ve bağlılık duygularını geliştirir.
  4. Bireyler arasında tutum değişikliğine neden olabilir.
  5. Bireylere grup bilinci ve güven sağlar.
  6. Bireylerin yalnızlık duygularını azaltır.
  7. Bireylerin kimlik ve kişilik kazanmasına yardımcı olur.
  8. Toplumsal düzeni ve istikrarı sağlar.

3. Toplumsal Grup Çeşitleri

 

A) İlişki Biçimlerine Göre Gruplar:

Cooley’e göre gruplar birincil ve ikincil gruplar olarak ikiye ayrılır:

  1. Birincil Gruplar: Birincil ilişkilerden oluşurlar. Aile ve arkadaşlık gibi kişisel ve samimi ilişkilere dayalıdır.
  2. İkincil Gruplar: İkincil ilişkilerden oluşurlar. Bankalar, partiler, sendikalar, ordu gibi daha resmi ve işlevsel ilişkileri içerirler.

Tönnies’e göre gruplar cemaat ve cemiyet olarak ikiye ayrılır:

  1. Cemaat: Samimi ilişkilerin, ortak irade ve çıkarların hâkim olduğu topluluklardır. Köy toplulukları gibi. Mekanik dayanışma vardır.
  2. Cemiyet: Resmi ilişkilerin, bireysel çıkarların hâkim olduğu topluluklardır. Şehir toplulukları gibi. Organik dayanışma vardır.

Durkheim de mekanik ve organik dayanışma ile benzer bir ayrım yapar:

  1. Mekanik Dayanışma: Düşük işbölümü ve uzmanlaşma ile karakterizedir. Karşılıklı yardımlaşmaya dayalıdır.
  2. Organik Dayanışma: Yüksek işbölümü ve uzmanlaşma ile karakterizedir. Farklı iş kollarının birbirini tamamladığı dayanışmadır.

B) Nüfus Hacmine Göre Gruplar:

  1. Büyük Gruplar: Şehirler, bankalar gibi geniş üye sayısına sahip topluluklar.
  2. Küçük Gruplar: Köyler, aileler, arkadaş grupları gibi daha sınırlı üye sayısına sahip topluluklar.

C) Kuruluş Biçimine Göre Gruplar:

  1. Resmi Gruplar: Resmi daireler, şirketler, dernekler, okullar gibi resmi statüye sahip kuruluşlar.
  2. Resmi Olmayan Gruplar: Arkadaşlık, komşuluk, oyun grupları gibi daha gayriresmi ilişkilerle oluşan topluluklar.

D) Süresine Göre Gruplar:

  1. Sürekli Gruplar: Aile, köy, kasaba gibi sürekli bir yapıya sahip olan topluluklar.
  2. Geçici Gruplar: Mevsimlik işçi grupları, turistik kafileler gibi belirli bir süreyle sınırlı olan topluluklar.
  3. Devirli Gruplar: Haftalık pazarlar, uluslararası fuarlar gibi belirli aralıklarla tekrar eden topluluklar.

E) Katılma Biçimine Göre Gruplar:

  1. İradeli-İstekli Gruplar: Arkadaş grupları, dernekler gibi insanların isteğiyle katıldığı gruplar.
  2. İrade Dışı-Zorunlu Gruplar: Aile, ırk/ulus gibi bireyin isteği dışında katıldığı gruplar.

F) Görevlerine Göre Gruplar:

  1. Tek Görevli Gruplar: Bir ticari şirketin tek bir işlevi yerine getirdiği gruplar gibi.
  2. Çok Görevli Gruplar: Belediyeler, siyasi partiler gibi birden fazla görevi yerine getirmeye çalışan gruplar.

4. Toplumsal Grup Dışı Topluluklar

 

A) Kalabalıklar (Yığınlar):

Kalabalıklar, fiziksel yakınlıklarına rağmen sosyal ilişkilerin bulunmadığı, yüzeysel ve geçici etkileşimlerin görüldüğü insan topluluklarıdır. Ortak bir amacı olmayan, genellikle rastgele bir araya gelen bireylerden oluşurlar. Statü ve rol dağılımı bulunmaz ve genellikle birbirlerini tanımazlar. Çeşitli şekillerde görülebilirler:

  • Sıradan Kalabalıklar: Pazarda alışveriş yapanlar, sokakta yürüyen insanlar gibi günlük yaşamda rastgele bir araya gelen kalabalıklar.
  • İzleyici Kalabalıklar: Maç, tiyatro, konser gibi etkinlikleri izlemek için gelen seyirci grupları.
  • Etkin Kalabalıklar: Protesto yürüyüşleri gibi belirli bir amacı gerçekleştirmek için toplanan gruplar.

B) Kategoriler:

Kategoriler, aynı fiziksel mekânı paylaşmayan, ancak ortak özelliklere sahip olan topluluklardır. Bu topluluklar genellikle insanların farkında olmadan aynı kategoriye girdikleri gruplardır. Öne çıkan kategori türleri şunlardır:

  • Kitleler: Ortak düşünce, zevk gibi özelliklere sahip insanların oluşturduğu kategoriler. Örneğin, sigara tiryakileri, hayvan severler gibi.
  • Sosyal Sınıflar: Gelir düzeyi, eğitim seviyesi, meslek gibi faktörlerle belirlenen yaşam biçimine sahip insanların oluşturduğu kategoriler. Örnek olarak, işçiler, sanayiciler, futbolcular gibi.
  • Sosyal Azınlıklar: Belirli haklardan yoksun bırakılmış insanların oluşturduğu kategoriler. Dinsel azınlıklar, yabancılar, etnik azınlıklar gibi. Örneğin, göçmenler, zenciler gibi.

Bu açıklamalara göre maddeleri aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz:

A) Kalabalıklar (Yığınlar):

  1. Tanım: Fiziksel yakınlığa rağmen sosyal ilişkilerin olmadığı geçici insan toplulukları.
  2. Etkileşim: Yüzeysel ve kısa süreli etkileşim içindedirler.
  3. Amaç: Ortak bir amaçları yoktur.
  4. Oluşum: Genellikle rastgele bir araya gelirler.
  5. Statü ve Rol: Statü ve rol dağılımı bulunmaz.
  6. Üyeler: Birbirlerini tanımayan insanlardan oluşur.
  7. Örnekler: Pazarda alışveriş yapanlar, izleyici kalabalıklar, protesto yürüyüşleri.

B) Kategoriler:

  1. Tanım: Farklı fiziksel mekânlarda bulunan, ortak özelliklere sahip insan toplulukları.
  2. Kitleler: Ortak düşünce veya zevklere sahip insanların oluşturduğu kategoriler (örn. hayvan severler).
  3. Sosyal Sınıflar: Gelir, eğitim, meslek gibi faktörlere göre belirlenen yaşam biçimine sahip gruplar (örn. işçiler, sanayiciler).
  4. Sosyal Azınlıklar: Belirli haklardan yoksun bırakılmış insanların oluşturduğu gruplar (örn. göçmenler, dinsel azınlıklar).

Not: Örnekleri genellemek veya güncel örneklerle desteklemek isterseniz metni daha da zenginleştirebilirsiniz.

IV SOSYOLOJİNİN YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

A. Bilimsel Yöntemin Aşamaları:

  1. Gözlem: Araştırmacının fenomeni veya olayı dikkatlice inceleyerek veri topladığı aşamadır. Örneğin, traktörün köy hayatındaki etkisini anlamak için köy hayatını gözlemlemek.
  2. Hipotez Oluşturma: Gözlemlerden yola çıkarak olası açıklamaları öne sürdüğümüz aşamadır. Araştırmacı traktörün köy hayatını nasıl etkileyebileceği hakkında bir hipotez geliştirebilir.
  3. Sınama (Deneyleme): Oluşturulan hipotezin geçerliliğini test etmek için deney veya araştırma tasarımı kullanılır. Araştırmacı traktörün köy hayatına olan etkisini ölçmek için veri toplar ve analiz eder.
  4. Genelleme: Hipotezin deney veya araştırma sonuçlarına dayanarak doğrulanması veya reddedilmesiyle elde edilen sonuçların genel yargılara (kuram ve yasalara) ulaşılmasını sağlayan aşamadır. Eğer traktörün köy hayatını etkilediği doğrulanırsa, bu bilgi daha genel toplumsal yasalara dahil edilebilir.

B. Bilimlerin Kullandığı Genel Yöntemler:

  1. Tümevarım (Dedüksiyon): Bireysel gözlemlerden yola çıkarak genel yargılara ulaşma yöntemidir.
  2. Tümdengelim (Endüksiyon): Genel kabul görmüş yargılardan özel yargılara ulaşmak için kullanılır. Önceden bilinen genel bilgilerden spesifik sonuçlara ulaşma amacını taşır.
  3. Birleştirici Yöntem: Tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini bir araya getirir. Sosyal olayların karmaşıklığı ve çok yönlülüğü nedeniyle tercih edilir. Olayları hem neden-sonuç ilişkisi hem de bütünsel bakış açısıyla analiz etmeyi sağlar.
  4. Analoji: İki olay veya olgu arasında paylaşılan özelliklerden yola çıkarak bir yargı çıkarma yöntemidir. Örneğin, İstanbul’un büyük şehir olmasıyla ilgili olarak gözlenen toplumsal sapma sorununu, Ankara gibi bir başka büyük şehre uygulamak.

Bu açıklamalara göre maddeleri aşağıdaki gibi yeniden yazabiliriz:

A. Bilimsel Yöntemin Aşamaları:

  1. Gözlem: Araştırmacı, incelediği fenomeni veya olayı dikkatlice gözlemleyerek veri toplar.
  2. Hipotez Oluşturma: Gözlemlerden yola çıkarak olası açıklamaları hipotez olarak öne sürer.
  3. Sınama (Deneyleme): Hipotezi test etmek için deney veya araştırma tasarımı kullanarak veri toplar.
  4. Genelleme: Elde edilen sonuçları kullanarak genel yargılara (kuram ve yasalara) ulaşmaya çalışır.

B. Bilimlerin Kullandığı Genel Yöntemler:

  1. Tümevarım (Dedüksiyon): Bireysel gözlemlerden yola çıkarak genel yargılara ulaşma yöntemi.
  2. Tümdengelim (Endüksiyon): Kabul edilmiş genel yargılardan özel yargılara ulaşmak için kullanılır.
  3. Birleştirici Yöntem: Tümevarım ve tümdengelim yöntemlerinin birleştirilerek kullanılması.
  4. Analoji: İki olay veya olgu arasındaki paylaşılan özelliklerden yola çıkarak bir yargı çıkarma yöntemi.

C. Sosyolojinin Araştırma Yöntemleri

 

  1. Tarama Araştırması: Geniş grupları kapsayan bir araştırma yöntemidir. Bu tür araştırmalar genellikle kamuoyu araştırmaları şeklinde yapılır. Kamuoyu araştırmalarında, geniş bir kesimi temsil eden insanlara anket veya görüşme yöntemleriyle sorular sorulur ve elde edilen verilere dayanarak genel eğilimler ve düşünceler belirlenmeye çalışılır.
  2. Alan Çalışması: Belli bir olayın veya konunun derinlemesine ve çok boyutlu olarak incelenmesi yöntemidir. Monografi olarak adlandırılan bu tür araştırmalar, belirli bir konu üzerine odaklanır. Alan çalışmaları içinde belde (köy, şehir) veya kuruluş (sendika, siyasi parti, baskı grubu gibi) monografileri bulunur. Gözlem, anket ve görüşme gibi veri toplama teknikleri alan çalışmalarında kullanılır.
  3. Belgelere Dayalı Araştırma: Yazılı belgeler, istatistikler, günlük yaşamın parçaları olarak kabul edilebilecek belgeler (fotoğraflar, ses kayıtları, ev ve iş araç gereçleri vb.) kullanılarak bir konunun araştırılması yöntemidir. Bu tür araştırmalarda var olan belgeler analiz edilir ve bu belgelerin içeriği üzerinden bilgi elde edilmeye çalışılır.

D. Sosyolojide Veri Toplama Teknikleri

 

  1. Gözlem: Bu, toplumsal olayların amaçlı olarak izlenmesi yöntemidir. Sosyolojide iki tür gözlem vardır: basit gözlem (katılımlı veya katılımsız) ve sistematik gözlem. Basit gözlemde, araştırmacı ya olayın içinde bulunarak katılımlı gözlem yapar ya da bir seyirci gibi olayı izleyerek katılımsız gözlem yapar. Sistematik gözlem ise standart araçlar kullanarak bilgi toplamayı sağlar.
  2. Anket: Bu, toplumsal bir konu hakkında bireylerin duygu, düşünce ve tutumlarını tespit etmek amacıyla hazırlanan bir soru listesiyle bilgi alınmasıdır. Anket genellikle örneklem kullanılarak yapılır.
  3. Görüşme (Mülakat): Bu yöntemde yüzyüze ve sözel olarak bilgi toplanır. Bireylerle veya gruplarla gerçekleştirilebilir.
  4. Monografi: Bu, sınırları belirlenmiş bir konunun derinlemesine incelenmesidir. Bir konu veya olgu üzerinde yoğunlaşır ve sistematik bir gözlem tekniği kullanır.
  5. Sosyometri: Bu, küçük gruplarda üyeler arasındaki duygusal yakınlığı belirlemek için kullanılan bir yöntemdir. Grup dinamiklerini incelemeye ve gerektiğinde düzenlemeye yardımcı olur.
  6. Olay İncelemesi: Bu, geçmişteki toplumsal olguların incelenmesidir. Geçmiş yaşantılarla ilgili olarak toplumsal olguların anlaşılmasına yardımcı olur.
  7. İstatistik: Bu, diğer araştırma yöntemlerinden elde edilen verilerin sayılarla ifade edilerek yorumlanmasıdır. Grafikler kullanılarak veriler görsel hale getirilir.

Durkheim’in Yöntem Anlayışı:

Durkheim, sosyal olayların objektif bir şekilde incelenmesini savunmuştur. Toplumsal olaylar bir eşya gibi ele alınmalıdır, böylece objektif bir yaklaşım mümkün olur. Sosyal olaylar da yine sosyal olaylarla açıklanmalıdır, çünkü toplumsal bilinç bireysel bilincin üzerinde sürekli bir etki yapar. Ayrıca Durkheim, toplumun normalliğinin ve anormalliğinin ölçüsünün toplumun çoğunluğunda neyin yaygın olduğuna bağlı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle normallik ve anormallik kavramları topluma göre değişebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(