11. sınıf Türk Dili ve Edebiyatı konuları

Tanzimat Dönemi Şiir

 

Tanzimat Dönemi Şiir

Tanzimat dönemi, Türk edebiyatında önemli bir dönemdir ve bu dönemde edebiyatta bir dizi yenilik ve değişim yaşanmıştır. Tanzimat şiiri, Batı etkisinde şekillenmiş ve geleneksel Divan edebiyatının sınırlarını zorlamıştır. İlk dönem Tanzimat şairleri arasında öne çıkan isimler, bu dönemdeki yenilikleri ve özellikleriyle dikkat çekerler.

Tanzimat Edebiyatı Birinci Dönem Özellikleri:

  • Divan Edebiyatı Etkisi: Tanzimat şairleri, Divan edebiyatını eleştirip sadeleştirmeye çalışsalar da, aruz ölçüsünü ve eski nazım biçimlerini kullanmışlardır. Ancak bu dönemde hece ölçüsüyle yazılmış şiirler de görülmüştür, özellikle Ziya Paşa’nın türküleri bu örneklere dahildir.
  • Nazım Birimi ve Uyak Anlayışı: Tanzimat şairleri genellikle beyit kullanmışlar ve Divan şiirindeki uyak anlayışını devam ettirmişlerdir.
  • Yenilikçi Temalar: Vatan, millet, hak, adalet, özgürlük gibi kavramlar bu dönemdeki şiirlerde önemli bir yer tutmuştur. Batılı anlamda ilk eserler bu dönemde verilmiş, toplum için sanat anlayışıyla eserler kaleme alınmıştır.
  • Dilin Sadeleşmesi: Tanzimat şairleri dilin sadeleşmesi gerektiğini savunmuşlarsa da, bu konuda tam anlamıyla başarılı olamamışlardır. Dilin sadeleşmesi konusundaki çabalarına rağmen, pek çok eserde hâlâ Arapça ve Farsça tamlamalar görülebilir.
  • Şiirde Konu Bütünlüğü: Tanzimat şairleri, şiirlerinde konu bütünlüğüne önem vermiş ve bir şiirin başından sonuna kadar aynı konuyu işlemiştir.
  • Kasidenin Yeniden Şekillenmesi: Kaside türündeki şiirlerde klasik bölümler olan nesib, fahriye, tegazzül gibi unsurların kaldırıldığı görülmüştür.

Birinci Dönem Sanatçıları:

İbrahim Şinasi (1826-1871):

  • Batı edebiyatına yön veren ilk isimdir.
  • Dilin sadeleşmesi için çaba göstermiş ve eserlerini halkın anlayabileceği bir dilde yazmıştır.
  • Klasisizm akımından etkilenmiş ve aruz ölçüsüyle yazmıştır.
  • Divan nesrinin uzun cümlelerini kısaltarak, düşünceleri ön plana çıkarmıştır.
  • Toplum için sanat anlayışını benimsemiş ve edebiyatın toplumu eğitmesi gerektiğini savunmuştur.

Eserleri: Tercüme-i Manzume, Müntehabat-ı Eş’âr.

Ziya Paşa (1825-1880):

  • Türk edebiyatında hicivleriyle önemli bir yere sahiptir.
  • Sadeleşme konusundaki çabalarına rağmen eserlerinde Arapça ve Farsça tamlamalar görülebilir.
  • Aşk, mücadele, adaletsizlik gibi konularda şiirler yazmıştır.
  • Türk edebiyatının ilk antolojisi sayılan “Harabat” adlı eseri yazmıştır.

Eserleri: Zafername, Eş’ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terc-i Bent.

Tanzimat Dönemi şiiri, Türk edebiyatında önemli bir dönemeçtir ve bu dönemdeki şairler, edebiyatımızın geleceğine şekil vermişlerdir.

Namık Kemal (1840-1888):

  • Namık Kemal, sanat hayatına Divan şiiri tarzında başlamış ve ilk manzumelerinde Eşref Paşa’nın kendisine verdiği Namık mahlasını kullanmıştır.
  • Tanzimat’ın etkisiyle, Şinasi ile tanıştıktan sonra Divan şiirinden uzaklaşarak Batı şiirine yönelmiştir.
  • Şinasi ile tanıştıktan sonra eserlerinde vatan, millet, hürriyet, hak, adalet, kanun gibi temaları işlemiştir.
  • “Vatan şairi” olarak anılan Namık Kemal, Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmış, eski nazım şekillerini (gazel, kaside, murabba) yeni konularla birleştirmiştir.
  • Toplum için sanat anlayışını benimseyerek şiirler kaleme almıştır.
  • “Celal Mukaddimesi” adlı eserinde Divan edebiyatını eleştirmiştir.
  • Namık Kemal’in şiir anlayışı üç farklı dönemde ele alınır: İlk dönemde biçim ve konu bakımından eski, biçim bakımından eski, konu bakımından yeni; son dönemlerinde ise hem biçim, hem konu bakımından yeni özelliklere sahiptir.

Tanzimat Edebiyatı İkinci Dönem Özellikleri:

  • Tanzimat Edebiyatı’nın ikinci döneminde bireysel konular öne çıkmıştır.
  • “Sanat, sanat içindir” görüşü benimsenmiş ve dil oldukça ağırlaştırılmıştır.
  • Hece ölçüsü denenmiş olsa da aruz ölçüsü egemenliğini sürdürmüştür.
  • Divan Edebiyatı nazım biçimleri terk edilmeye başlanmıştır.
  • Şiirin konusu genişletilmiş ve ölüm, tabiat, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler gibi temalar tercih edilmiştir.
  • Sanatçılar, “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışını savunmuş ve Romantizm akımından etkilenmişlerdir.
  • Parça güzelliği yerine bütün güzelliği esas alınmıştır.
  • Kulak için uyak anlayışı hakim olmuştur.

Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914):

  • Muallim Naci ile “eski-yeni” kavgasında yeniyi savunmuş ve “Sanat sanat içindir” anlayışını benimsemiştir.
  • “Kafiye kulak içindir.” anlayışıyla eserler kaleme almıştır.
  • Oğlu Nijat Ekrem’in ve diğer iki çocuğunun ölümü, onu bireysel ve hüzünlü eserler vermeye yönlendirmiştir.
  • Fransız romantik şiirin etkisi altında kalmış ve hece ölçüsüyle de şiirler yazmıştır.
  • Şiirlerinde genellikle aşk, doğa ve ölüm konularını işlemiştir.
  • “Her güzel şey şiirin konusudur.” diyerek şiirin konu zenginliğine katkı yapmıştır.
  • Tevfik Fikret’in akıl hocasıdır.

Eserleri:

  • Tiyatro: Afife Anjelik, Çok Bilen Çok Yanılır, Vuslat (Süreksiz Sevinç)
  • Şiir: Zemzeme, Nağme-i Seher, Tefekkür, Yadigâr-ı Şebap
  • Roman: Araba Sevdası
  • Şiirleri: Ah Nijat, Nağme-i Seher, Nijad Ekrem, Pejmürde, Yadigar-ı Şebâb, Zemzeme.

 

Abdülhak Hamit Tarhan (1852-1937):

  • Türk edebiyatında Süleyman Nazif’in adlandırmasıyla “şair-i azam” olarak bilinir.
  • Sanat sanat içindir anlayışıyla eserler kaleme almıştır.
  • “Tezatlar şairi” olarak tanımlanmış, şiirlerinde düzensizlik ve anlaşılmazlık belirgin özellikleridir.
  • Dil anlayışında belirli bir tutarlılık göstermeyen Tarhan, eserlerinde bazen anlaşılır bir dil kullanmış, bazen ağır, yoğun ve yüklü bir dil tercih etmiştir.
  • Tabiat ve aşk kavramları, eserlerinde ana tema olmuştur.
  • J.J. Rousseau’nun etkisi altında kalarak Hindistan’da yazdığı “Kürsî-i İstiğrâk” ve “Külbe-i İshtiâk” adlı eserler, tabiat karşısındaki coşkunluğunu ve metafizik düşünce ile karşılaşmasını yansıtan önemli şiirleridir.
  • Şiirleri lirizm ve felsefi açıdan zengin özellikler taşır.
  • Aruz ölçüsünü genellikle kullanmış, sadece birkaç şiirinde hece vezni denemiştir.
  • “Tanaggum” manzumesi, Türk edebiyatındaki ilk kadın ağzından söylenen şiir olma özelliğini taşır.
  • “Hoş-nişinan” şiiri, şehirli ve köylü hayatını kıyaslayarak romantik bir bakış açısı sunar.

Eserleri:

  • Makber, Ölü ve Hacle, Hep Yahut Hiç, İlham-ı Vatan, Validem, Garam.

Muallim Naci (1850-1893):

  • Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat dersleri vermiştir.
  • Tanzimatçılardan ayrılan bir sanat anlayışına sahiptir; eski-yeni tartışmasında eskinin savunucusu olmuştur.
  • Batı edebiyatını tanıdıkça Batılı şiir anlayışına uygun eserler vermeye başlamıştır.
  • Yalnızlık, gurbet, doğa, karamsarlık ve milli duygular, şiirlerinde işlediği temalardandır.
  • “Göz için uyak anlayışını” benimsemiştir.
  • “Mesud-ı Harabî” takma adıyla aruzla yazılmış gazelleriyle ün kazanmıştır.
  • Köy yaşamını konu alan “Köylü Kızların Şarkısı” adlı şiiri, köy yaşamından bahseden ilk şiir olarak kabul edilir.
  • Dil bilgisi ve aruz kurallarına bağlı kalınması konusundaki eleştirileriyle dikkat çekmiştir.
  • Servet-i Fünun yazarlarını önemli ölçüde etkilemiştir.
  • Edebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarına katkıda bulunmuş, Victor Hugo, Sully Prudhomme, Alfred de Musset ve Emile Zola’dan Türkçe’ye çeviriler yapmıştır.
  • Şiirlerinde sade, anlaşılır bir dil kullanmıştır.
  • Türkçeyi aruza başarılı bir şekilde uygulamıştır.

Eserleri:

  • Ateş-pâre, Şerare, Füruzan, Sünbüle, Yadigâr-ı Nâci.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Bize destek olmak için lütfen reklam engelleyicini kapat :(